YOLUN YARISINA KADAR NE ÖĞRENDİM

geçen günlerde doğum günümdü ve sembolik bir yaşın içerisine girdim. bu kadar yılda iyisiyle kötüsüyle bir çok şeyi biriktirdim ve tecrübe ettim.

öncelikle alışmakta güçlük çektiğim bir şey olsa da doğum günümü kutlamayı öğrendim.

sormayı öğrendim, dinlemeyi öğrendim. hala da öğreniyorum, bunu seviyorum. sorarak sohbeti açıyorum, dinleyerek bir şeyler öğreniyorum. bu çok keyifli.

insanları çok eleştirirdim. uzunca bir süredir bununla ilgilenmiyorum. bana ve topluma zararı olmadıkça, onlar mutlu oldukça ben de onlarla birlikte mutlu olmayı tercih ediyorum.

komik duruma düşmekten, başarısız olmaktan eskisi kadar korkmuyorum.

bir şeyi yapmak için, ya hiç girişmezdim, ya da pes ederdim. artık pes etmiyorum, daha ısrarcıyım. bir şeyi yapamamanın sadece teknik ve zamanla ilgili olduğunu öğrendim.

daha az eşyanın büyük bir ferahlık yarattığını öğrendim. eşyayı değil, doğru insanı biriktirmeye odaklanıyorum. illa bir şeyleri biriktireceksem de ya küçük objeleri seçiyorum ya da dijital olanı seçiyorum.

frekans yakalamayı öğrendim. ama her ne kadar uğraşsam da frekansını yakalayamadığım insanlar oluyor ve olacak.

çok yemek yerdim. yemekle duygusal bir bağ kurmuştum. artık daha az yemek yiyorum. sağda solda zibilyon tane olan hepsi aşağı yukarı birbirinin aynısı kebapçıları genellikle tercih etmiyorum. yemeği sohbetle güzelleştirmeye çalışıyorum. bol renkli ve sağlıklı beslenmeye dikkat ediyorum.

içerik çöplüğünde şunu izlemeliyim, bunu yapmalıyım, onu öğrenmeliyim diye kendimi boğmuyorum. sevdiğim ve ilgilendiğim alanlarda zaman buldukça yapmam gerekenleri yapıyorum.

herkesin birbirine benzediği şu dönemlerde kendim olmaya çalışıyorum. birileri bir şeyleri seviyor diye, benim de onu sevmem gerektiğini ya da sevmiyor diye, benim de sevmemem gerektiğini kafamdan sildim. içgüdüsel davranıyorum, hissettiğim gibi yaşıyorum. ama herkesin sevdiği ya da sevmediği şeyleri eleştirirken de linç yemekten ve onlara laf yetiştirmekten hala çekiniyorum.

kendimle zaman geçirmekten çok önceleri de keyif alırdım ama artık kendimi daha iyi tanımaya çalışıyorum. şimdi kendimle zaman geçirmekten büyük keyif alıyorum.

kendimle vakit geçirmekten ne kadar keyif alsam da, sosyalliğin de o denli önemli bir şey olduğunu öğrendim. fırsat buldukça kendime bir şeyler katabileceğim sosyalliklerin fırsatını kolluyorum.

disiplinin ve çok çalışmanın ne denli önemli bir şey olduğunu öğrendim. keşke bunu çok daha önceleri fark etseydim.

insanları değiştirmenin çok zor olduğunu ve bunun için ciddi bir zaman gerektiğini fark ettim ve onları değiştirmeyi bırakıp, anlamaya çalışmaya başladım.

kafamda kurguladığım şeylerin, çoğunlukla gerçekleşmediğini gördüm. ama hala kafamda kurgulamaktan kurtulamadım.

hiç kimseyi yadırgamadan, ayıplamadan her şeyi konuşabilmeyi öğrendim.

hatırlamadıklarımla beraber birçok şeyi hala beceremediğimi ve öğrenemediğimi, ayrıca bunların hepsinin normal olduğunu da öğrendim. 

Photo by Jad Limcaco on Unsplash