absorb: emmek, soğurmak, sindirmek (v.)
abstract: soyut (adj.)
accent: aksan, şive (n.)
accidentally: kazara (adv.)
accommodate: barındırmak, yerleştirmek (v.)
accomplish: başarmak, tamamlamak (v.)
accountant: muhasebeci (n.)
accuracy: doğruluk, kesinlik (n.)
accurately: doğru bir şekilde (adv.)
acid: asit (n.)
activate: aktive etmek, çalıştırmak (v.)
addiction: bağımlılık (n.)
additionally: ek olarak, ayrıca (adv.)
adequate: yeterli (adj.)
adequately: yeterince (adv.)
adjust: ayarlamak, uyum sağlamak (v.)
affordable: uygun fiyatlı (adj.)
agriculture: tarım (n.)
AIDS: AIDS (n.)
alien: uzaylı, yabancı (n.)
alongside: yanında, birlikte (prep.)
altogether: tamamen, hep birlikte (adv.)
ambulance: ambulans (n.)
amusing: eğlenceli (adj.)
analyst: analist (n.)
ancestor: ata (n.)
animation: animasyon (n.)
annually: yıllık olarak (adv.)
anticipate: beklemek, öngörmek (v.)
anxiety: endişe, kaygı (n.)
apology: özür (n.)
applicant: başvuru sahibi (n.)
appropriately: uygun bir şekilde (adv.)
arrow: ok (n.)
artwork: sanat eseri (n.)
aside: bir kenara (adv.)
asset: varlık, değer (n.)
assign: atamak, görevlendirmek (v.)
assistance: yardım (n.)
assumption: varsayım (n.)
assure: temin etmek, garanti vermek (v.)
astonishing: şaşırtıcı (adj.)
attachment: ek, bağlantı, bağlılık (n.)
auction: açık artırma (n.)
audio: sesli (adj.)
automatic: otomatik (adj.)
automatically: otomatik olarak (adv.)
awareness: farkındalık (n.)
awkward: garip, beceriksiz (adj.)
badge: rozet, nişan (n.)
balanced: dengeli (adj.)
ballet: bale (n.)
balloon: balon (n.)
barely: zar zor, ancak (adv.)
bargain: pazarlık (n.)
basement: bodrum (n.)
basket: sepet (n.)
bat: yarasa; sopa (n.)
beneficial: faydalı, yararlı (adj.)
beside: yanında (prep.)
besides: ayrıca, bunun yanında (prep., adv.)
bias: önyargı, eğilim (n.)
bid: teklif; teklif vermek (n., v.)
biological: biyolojik (adj.)
blanket: battaniye (n.)
blow: darbe, esinti (n.)
bold: cesur, kalın (yazı) (adj.)
bombing: bombalama (n.)
booking: rezervasyon (n.)
boost: artırmak; destek (v., n.)
bound: bağlı, mecbur (adj.)
brick: tuğla (n.)
briefly: kısaca (adv.)
broadcaster: yayıncı (n.)
broadly: geniş ölçüde (adv.)
bug: böcek, hata (n.)
cabin: kabin, kulübe (n.)
canal: kanal (n.)
candle: mum (n.)
carbon: karbon (n.)
casual: rahat, gündelik (adj.)
cave: mağara (n.)
certainty: kesinlik (n.)
certificate: sertifika (n.)
challenging: zorlayıcı (adj.)
championship: şampiyona (n.)
charming: çekici, büyüleyici (adj.)
chase: kovalamak; kovalama (v., n.)
cheek: yanak (n.)
cheer: tezahürat yapmak; tezahürat (v., n.)
choir: koro (n.)
chop: doğramak (v.)
circuit: devre (n.)
civilization: medeniyet (n.)
clarify: açıklığa kavuşturmak (v.)
classify: sınıflandırmak (v.)
clerk: memur, katip (n.)
cliff: uçurum (n.)
clinic: klinik (n.)
clip: klip, kırpmak (n.)
coincidence: tesadüf (n.)
collector: koleksiyoncu (n.)
colony: koloni (n.)
colourful: renkli (adj.)
comic: komik; çizgi roman (adj., n.)
commander: komutan (n.)
comparative: karşılaştırmalı (adj.)
completion: tamamlama (n.)
compose: bestelemek, oluşturmak (v.)
composer: besteci (n.)
compound: bileşik (n.)
comprehensive: kapsamlı (adj.)
comprise: içermek, oluşmak (v.)
compulsory: zorunlu (adj.)
concrete: somut; beton (adj., n.)
confess: itiraf etmek (v.)
confusion: kafa karışıklığı (n.)
consequently: sonuç olarak (adv.)
conservation: koruma, muhafaza (n.)
considerable: önemli, kayda değer (adj.)
considerably: önemli ölçüde (adv.)
consistently: tutarlı bir şekilde (adv.)
conspiracy: komplo (n.)
consult: danışmak (v.)
consultant: danışman (n.)
consumption: tüketim (n.)
controversial: tartışmalı (adj.)
controversy: tartışma (n.)
convenience: kolaylık (n.)
convention: kongre, gelenek (n.)
conventional: geleneksel (adj.)
convey: iletmek (v.)
convincing: ikna edici (adj.)
cope: başa çıkmak (v.)
corporation: şirket (n.)
corridor: koridor (n.)
counter (long flat surface): tezgah (n.)
coverage: kapsama alanı, yayın (n.)
crack: çatlamak; çatlak (v., n.)
craft: zanaat, el işi (n.)
creativity: yaratıcılık (n.)
critically: eleştirel bir şekilde, kritik olarak (adv.)
cruise: gemi yolculuğu (n., v.)
cue: ipucu (n.)
curious: meraklı (adj.)
curriculum: müfredat (n.)
cute: şirin, sevimli (adj.)
dairy: süt ürünleri; süt (adj., n.)
dare: cüret etmek (v.)
darkness: karanlık (n.)
database: veritabanı (n.)
deadline: son teslim tarihi (n.)
deadly: ölümcül (adj.)
dealer: satıcı, bayi (n.)
deck: güverte (n.)
defender: savunmacı (n.)
delete: silmek (v.)
democracy: demokrasi (n.)
democratic: demokratik (adj.)
demonstration: gösteri, tanıtım (n.)
depart: ayrılmak (v.)
dependent: bağımlı (adj.)
deposit: depozito, peşinat (n.)
depression: depresyon (n.)
derive: türetmek, elde etmek (v.)
desperately: umutsuzca (adv.)
destruction: yıkım (n.)
determination: kararlılık (n.)
devote: adamak (v.)
differ: farklı olmak (v.)
disability: engellilik (n.)
disabled: engelli (adj.)
disagreement: anlaşmazlık (n.)
disappoint: hayal kırıklığına uğratmak (v.)
disappointment: hayal kırıklığı (n.)
discourage: cesaretini kırmak (v.)
disorder: bozukluk, düzensizlik (n.)
distant: uzak (adj.)
distinct: belirgin, farklı (adj.)
distinguish: ayırt etmek (v.)
distract: dikkatini dağıtmak (v.)
disturb: rahatsız etmek (v.)
dive: dalmak; dalış (v., n.)
diverse: çeşitli (adj.)
diversity: çeşitlilik (n.)
divorce: boşanma; boşanmak (n., v.)
dominant: baskın (adj.)
donation: bağış (n.)
dot: nokta (n.)
downtown: şehir merkezi (n., adj., adv.)
dramatically: çarpıcı bir şekilde (adv.)
drought: kuraklık (n.)
dull: sıkıcı, donuk (adj.)
dump: boşaltmak, atmak (v.)
duration: süre (n.)
dynamic: dinamik (adj.)
economics: ekonomi (bilimi) (n.)
economist: ekonomist (n.)
editorial: editoryal, başyazı (adj.)
efficiently: verimli bir şekilde (adv.)
elbow: dirsek (n.)
electronics: elektronik (n.)
elegant: zarif (adj.)
elementary: temel, ilköğretim (adj.)
eliminate: elemek, ortadan kaldırmak (v.)
embrace: kucaklamak (v.)
emission: emisyon, salınım (n.)
emotionally: duygusal olarak (adv.)
empire: imparatorluk (n.)
enjoyable: keyifli (adj.)
entertaining: eğlenceli (adj.)
entrepreneur: girişimci (n.)
envelope: zarf (n.)
equip: donatmak (v.)
equivalent: eşdeğer (n., adj.)
era: çağ, dönem (n.)
erupt: patlamak (v.)
essentially: esasen (adv.)
ethic: etik (n.)
ethnic: etnik (adj.)
evaluation: değerlendirme (n.)
evident: bariz, belli (adj.)
evolution: evrim (n.)
evolve: evrim geçirmek (v.)
exceed: aşmak (v.)
exception: istisna (n.)
exclusive: özel, ayrıcalıklı (adj.)
exclude: hariç tutmak (v.)
exhibit: sergilemek; sergi (v., n.)
exit: çıkış (n.)
exotic: egzotik (adj.)
expansion: genişleme (n.)
expertise: uzmanlık (n.)
exploit: sömürmek, faydalanmak (v.)
exposure: maruz kalma (n.)
extension: uzatma, dahili hat (n.)
extensive: kapsamlı (adj.)
extensively: kapsamlı bir şekilde (adv.)
extract: öz, alıntı (n.)
fabric: kumaş (n.)
fabulous: şahane (adj.)
failed: başarısız (adj.)
fake: sahte (adj.)
fame: ün, şöhret (n.)
fantasy: fantezi (n.)
fare: ücret, bilet (n.)
federal: federal (adj.)
fever: ateş (hastalık) (n.)
firefighter: itfaiyeci (n.)
firework: havai fişek (n.)
firm: sert, sağlam (adj.)
firmly: sıkıca (adv.)
flavour: lezzet, tat (n.)
fond: düşkün (adj.)
fool: aptal (n.)
forbid: yasaklamak (v.)
forecast: tahmin; tahmin etmek (n., v.)
format: format, biçim (n.)
formation: oluşum (n.)
formerly: eskiden (adv.)
fortunate: şanslı (adj.)
forum: forum (n.)
fossil: fosil (n.)
foundation: temel, vakıf (n.)
founder: kurucu (n.)
fraction: kesir (n.)
fragment: parça (n.)
framework: çerçeve (n.)
fraud: dolandırıcılık (n.)
freely: özgürce (adv.)
frequent: sık, sık sık olan (adj.)
fulfil: yerine getirmek (v.)
full-time: tam zamanlı (adj./adv.)
fundamentally: esasen, temelde (adv.)
furious: öfkeli (adj.)
gaming: oyun oynama (n.)
gay: eşcinsel, neşeli (adj.)
gender: toplumsal cinsiyet (n.)
gene: gen (n.)
genetic: genetik (adj.)
genius: dahi (n.)
genuine: gerçek, samimi (adj.)
genuinely: içtenlikle (adv.)
gesture: jest (n.)
gig: konser (n.)
globalization: küreselleşme (n.)
globe: dünya, küre (n.)
golden: altın (adj.)
goodness: iyilik (n.)
gorgeous: şahane (adj.)
governor: vali, yönetici (n.)
graphic: grafik (adj.)
graphics: grafik (n.)
greatly: büyük ölçüde (adv.)
greenhouse: sera (n.)
grocery: bakkaliye, market (n.)
guideline: kılavuz, yönerge (n.)
habitat: yaşam alanı (n.)
harbour: liman (n.)
headquarters: genel merkez (n.)
heal: iyileşmek, iyileştirmek (v.)
healthcare: sağlık hizmeti (n.)
helmet: kask (n.)
hence: bu nedenle (adv.)
herb: ot, şifalı bitki (n.)
hidden: gizli (adj.)
highway: otoyol (n.)
hilarious: çok komik (adj.)
hip: kalça (n.)
historian: tarihçi (n.)
homeless: evsiz (adj.)
honesty: dürüstlük (n.)
hook: kanca (n.)
hopefully: umutla (adv.)
hunger: açlık (n.)
hypothesis: hipotez (n.)
icon: simge, ikon (n.)
ID: kimlik (n.)
identical: aynı, özdeş (adj.)
illusion: illüzyon, yanılsama (n.)
immigration: göç (n.)
immune: bağışık (adj.)
implement: uygulamak (v.)
implication: çıkarım, ima (n.)
incentive: teşvik (n.)
incorporate: dahil etmek (v.)
incorrect: yanlış (adj.)
independence: bağımsızlık (n.)
index: indeks, dizin (n.)
indication: belirti, işaret (n.)
inevitable: kaçınılmaz (adj.)
inevitably: kaçınılmaz olarak (adv.)
infer: çıkarım yapmak (v.)
inflation: enflasyon (n.)
info: bilgi (n.)
infrastructure: altyapı (n.)
inhabitant: sakin, yerli (n.)
inherit: miras almak (v.)
ink: mürekkep (n.)
innovation: yenilik (n.)
innovative: yenilikçi (adj.)
input: girdi (n.)
insert: eklemek, araya sokmak (v.)
inspector: müfettiş (n.)
installation: kurulum (n.)
instant: anlık (adj.)
instantly: anında (adv.)
integrate: entegre etmek (v.)
intellectual: entelektüel (adj.)
interact: etkileşim kurmak (v.)
interaction: etkileşim (n.)
interpretation: yorumlama (n.)
interval: aralık, mola (n.)
invade: istila etmek (v.)
invasion: istila (n.)
investor: yatırımcı (n.)
isolate: izole etmek (v.)
isolated: izole edilmiş (adj.)
jail: hapishane; hapsetmek (n., v.)
jet: jet (n.)
joint: ortak, birleşik (adj., n.)
journalism: gazetecilik (n.)
jury: jüri (n.)
kit: takım, set (n.)
ladder: merdiven (n.)
landing: iniş (n.)
lane: şerit, yol (n.)
lately: son zamanlarda (adv.)
leaflet: broşür (n.)
legend: efsane (n.)
lens: lens (n.)
lifetime: ömür boyu (n.)
lighting: aydınlatma (n.)
likewise: aynı şekilde (adv.)
limitation: sınırlama (n.)
literally: kelimenin tam anlamıyla (adv.)
literary: edebi (adj.)
litre: litre (n.)
litter: çöp (n.)
logo: logo (n.)
lottery: piyango (n.)
loyal: sadık (adj.)
lyric: şarkı sözü (n.)
magnificent: muhteşem (adj.)
make-up: makyaj (n.)
making: yapım (n.)
manufacture: imal etmek (v.)
manufacturing: imalat (n.)
marathon: maraton (n.)
margin: kenar boşluğu, marj (n.)
marker: işaretleyici (n.)
martial: savaş, dövüş (adj.)
mate: arkadaş, eş; eşleştirmek (n., v.)
mayor: belediye başkanı (n.)
mechanic: tamirci (n.)
mechanical: mekanik (adj.)
mechanism: mekanizma (n.)
medal: madalya (n.)
medication: ilaç (n.)
membership: üyelik (n.)
memorable: akılda kalıcı (adj.)
metaphor: metafor, mecaz (n.)
miner: madenci (n.)
miserable: perişan, sefil (adj.)
mode: mod, kip (n.)
modest: mütevazı (adj.)
monster: canavar (n.)
monthly: aylık (adj.)
monument: anıt (n.)
moreover: dahası, üstelik (adv.)
mortgage: ipotek (n.)
mosque: cami (n.)
motion: hareket (n.)
motivate: motive etmek (v.)
motivation: motivasyon (n.)
moving: hareketli, duygusal (adj.)
myth: mit, efsane (n.)
naked: çıplak (adj.)
nasty: kötü, iğrenç (adj.)
navigation: navigasyon (n.)
nearby: yakındaki; yakında (adj., adv.)
necessity: gereklilik (n.)
negotiate: müzakere etmek (v.)
negotiation: müzakere (n.)
neutral: nötr, tarafsız (adj.)
newly: yeni (adv.)
norm: norm, kural (n.)
notebook: defter (n.)
novelist: romancı (n.)
nowadays: günümüzde (adv.)
nursing: hemşirelik (adj.)
nutrition: beslenme (n.)
obesity: obezite (n.)
observer: gözlemci (n.)
obstacle: engel (n.)
occupation: meslek, işgal (n.)
occupy: işgal etmek (v.)
offender: suçlu (n.)
ongoing: devam eden (adj.)
openly: açıkça (adv.)
opera: opera (n.)
operator: operatör (n.)
optimistic: iyimser (adj.)
orchestra: orkestra (n.)
organic: organik (adj.)
outfit: kıyafet (n.)
output: çıktı (n.)
outstanding: olağanüstü, ödenmemiş (adj.)
overcome: üstesinden gelmek (v.)
overnight: gece boyunca (adv.)
overseas: yurt dışı; yurt dışı (adv., adj.)
ownership: sahiplik (n.)
oxygen: oksijen (n.)
packet: paket (n.)
palm: avuç içi (n.)
panic: panik (n.)
parade: geçit töreni (n.)
parallel: paralel (adj., n.)
participation: katılım (n.)
partnership: ortaklık (n.)
part-time: yarı zamanlı (adj./adv.)
passionate: tutkulu (adj.)
password: şifre (n.)
patience: sabır (n.)
pause: duraklatmak; duraklama (v., n.)
peer: akran (n.)
penalty: ceza (n.)
perceive: algılamak (v.)
perception: algı (n.)
permanently: kalıcı olarak (adv.)
pill: hap (n.)
pity: acıma, yazık (n.)
placement: yerleştirme (n.)
portion: porsiyon, kısım (n.)
potentially: potansiyel olarak (adv.)
precede: önce gelmek (v.)
precious: değerli (adj.)
precise: kesin, tam (adj.)
precisely: tam olarak (adv.)
predictable: tahmin edilebilir (adj.)
preference: tercih (n.)
pride: gurur (n.)
primarily: öncelikli olarak (adv.)
principal: ana, başlıca (adj.)
prior: önceki (adj.)
probability: olasılık (n.)
probable: muhtemel (adj.)
proceed: ilerlemek (v.)
programming: programlama (n.)
progressive: ilerici (adj.)
prohibit: yasaklamak (v.)
promising: umut verici (adj.)
promotion: terfi, tanıtım (n.)
prompt: teşvik etmek, istemde bulunmak (v.)
proportion: oran (n.)
protein: protein (n.)
protester: protestocu (n.)
psychological: psikolojik (adj.)
publicity: tanıtım, reklam (n.)
publishing: yayıncılık (n.)
punk: punk (n.)
purely: tamamen, sırf (adv.)
pursuit: takip, arayış (n.)
puzzle: bulmaca (n.)
questionnaire: anket (n.)
racial: ırksal (adj.)
racism: ırkçılık (n.)
racist: ırkçı (adj., n.)
radiation: radyasyon (n.)
rail: ray, korkuluk (n.)
random: rastgele (adj.)
rat: sıçan (n.)
rating: derecelendirme (n.)
reasonably: makul ölçüde (adv.)
rebuild: yeniden inşa etmek (v.)
receiver: alıcı (n.)
recession: durgunluk (n.)
reckon: düşünmek, hesaplamak (v.)
recognition: tanıma (n.)
recovery: iyileşme, kurtarma (n.)
recruit: işe almak; yeni eleman (v., n.)
recruitment: işe alım (n.)
referee: hakem (n.)
refugee: mülteci (n.)
registration: kayıt (n.)
regulate: düzenlemek (v.)
reinforce: pekiştirmek (v.)
relieve: rahatlatmak (v.)
relieved: rahatlamış (adj.)
remarkable: dikkat çekici (adj.)
remarkably: dikkat çekici bir şekilde (adv.)
reporting: raporlama (n.)
resign: istifa etmek (v.)
resolution: çözüm, karar (n.)
restore: restore etmek (v.)
restrict: kısıtlamak (v.)
restriction: kısıtlama (n.)
retail: perakende (n.)
retirement: emeklilik (n.)
revenue: gelir (n.)
revision: revizyon, tekrar (n.)
ridiculous: gülünç (adj.)
risky: riskli (adj.)
rival: rakip (n., adj.)
rob: soymak (v.)
robbery: soygun (n.)
rocket: roket (n.)
romance: romantizm (n.)
rose: gül (n.)
roughly: kabaca (adv.)
ruin: mahvetmek; harabe (v., n.)
satisfaction: memnuniyet (n.)
scandal: skandal (n.)
scare: korkutmak; korku (v., n.)
scenario: senaryo (n.)
scholar: akademisyen (n.)
scholarship: burs (n.)
scratch: kaşımak, tırmalamak; çizik (v., n.)
screening: tarama, gösterim (n.)
seeker: arayıcı (n.)
seminar: seminer (n.)
settler: yerleşimci (n.)
severely: ciddi şekilde (adv.)
sexy: seksi (adj.)
shaped: şekilli (adj.)
shocking: şok edici (adj.)
shore: kıyı (n.)
shortage: kıtlık, eksiklik (n.)
shortly: kısa süre sonra (adv.)
short-term: kısa vadeli (adj.)
sibling: kardeş (n.)
signature: imza (n.)
significance: önem, anlam (n.)
skilled: yetenekli (adj.)
skull: kafatası (n.)
slogan: slogan (n.)
so-called: sözde (adj.)
somehow: bir şekilde (adv.)
sometime: bir ara (adv.)
sophisticated: sofistike, gelişmiş (adj.)
spare: yedek, boş (adj.)
specialize: uzmanlaşmak (v.)
specify: belirtmek (v.)
spectacular: muhteşem (adj.)
spectator: seyirci (n.)
speculate: spekülasyon yapmak (v.)
speculation: spekülasyon (n.)
spice: baharat (n.)
spill: dökmek (v.)
spite: kin (n.)
spoil: şımartmak, bozmak (v.)
spokesman: sözcü (erkek) (n.)
spokesperson: sözcü (n.)
spokeswoman: sözcü (kadın) (n.)
sponsorship: sponsorluk (n.)
sporting: spor (adj.)
stall: tezgah, durdurmak (n.)
stance: duruş, tavır (n.)
starve: açlıktan ölmek (v.)
steadily: istikrarlı bir şekilde (adv.)
steam: buhar (n.)
stimulate: uyarmak, teşvik etmek (v.)
strengthen: güçlendirmek (v.)
strictly: kesinlikle (adv.)
stroke: felç, vuruş (n.)
stunning: çarpıcı (adj.)
subsequent: sonraki (adj.)
subsequently: daha sonra (adv.)
suburb: banliyö (n.)
suffering: acı (n.)
sufficient: yeterli (adj.)
sufficiently: yeterli bir şekilde (adv.)
super: süper (adj.)
surgeon: cerrah (n.)
survival: hayatta kalma (n.)
survivor: hayatta kalan (n.)
suspend: askıya almak (v.)
sustainable: sürdürülebilir (adj.)
swallow: yutmak (v.)
sympathetic: sempatik, şefkatli (adj.)
tackle: ele almak (v.)
tag: etiket; etiketlemek (n., v.)
tap: dokunmak; musluk (v., n.)
technological: teknolojik (adj.)
teens: gençler (n.)
temple: tapınak (n.)
temporarily: geçici olarak (adv.)
tendency: eğilim (n.)
tension: gerilim (n.)
terminal: terminal (n.)
terms: şartlar, koşullar (n.)
terribly: korkunç derecede (adv.)
terrify: korkutmak (v.)
territory: bölge, toprak (n.)
terror: terör (n.)
terrorism: terörizm (n.)
terrorist: terörist (n.)
testing: test etme (n.)
textbook: ders kitabı (n.)
theft: hırsızlık (n.)
therapist: terapist (n.)
thesis: tez (n.)
thorough: kapsamlı, eksiksiz (adj.)
thoroughly: adamakıllı, tamamen (adv.)
thumb: başparmak (n.)
timing: zamanlama (n.)
tissue: doku (n.)
ton: ton (n.)
tonne: ton (n.)
tournament: turnuva (n.)
trace: izini sürmek (v.)
trading: ticaret (n.)
tragedy: trajedi (n.)
tragic: trajik (adj.)
trait: özellik, nitelik (n.)
transmit: iletmek (v.)
transportation: ulaşım (n.)
trap: tuzağa düşürmek; tuzak (v., n.)
treasure: hazine (n.)
tribe: kabile (n.)
trigger: tetiklemek (v.)
trillion: trilyon (number)
troop: birlik, asker (n.)
tsunami: tsunami (n.)
ultimate: nihai, son (adj.)
unacceptable: kabul edilemez (adj.)
uncertainty: belirsizlik (n.)
undergo: geçirmek (v.)
undertake: üstlenmek (v.)
unfold: açılmak, ortaya çıkmak (v.)
unfortunate: talihsiz (adj.)
unite: birleştirmek (v.)
unity: birlik (n.)
universal: evrensel (adj.)
urgent: acil (adj.)
usage: kullanım (n.)
useless: yararsız (adj.)
valid: geçerli (adj.)
variation: varyasyon, farklılık (n.)
vertical: dikey (adj.)
viewpoint: bakış açısı (n.)
visa: vize (n.)
visible: görünür (adj.)
voluntary: gönüllü (adj.)
voting: oylama (n.)
wander: dolaşmak (v.)
warming: ısınma (n.)
weekly: haftalık (adj.)
weird: tuhaf (adj.)
welfare: refah (n.)
wheat: buğday (n.)
whoever: her kim (pron.)
widespread: yaygın (adj.)
wisdom: bilgelik (n.)
withdraw: geri çekmek (v.)
workforce: işgücü (n.)
workplace: işyeri (n.)
workshop: atölye, çalıştay (n.)
worm: solucan (n.)
wrist: bilek (n.)
venture: girişim; riske girmek (n., v.)
verbal: sözlü (adj.)
verdict: karar (n.)
verify: doğrulamak (v.)
verse: dize, ayet (n.)
versus: -e karşı (prep.)
vessel: damar, gemi (n.)
veteran: emektar, gazi (n.)
viable: uygulanabilir (adj.)
vibrant: canlı (adj.)
vice: kusur, vekil (n.)
vicious: kısır, kötü (adj.)
villager: köylü (n.)
violate: ihlal etmek (v.)
violation: ihlal (n.)
virtue: erdem (n.)
vocal: sesli (adj.)
vow: yemin etmek (v.)
vulnerability: hassasiyet (n.)
vulnerable: hassas (adj.)
ward: koğuş (n.)
warehouse: depo (n.)
warfare: savaş (n.)
warrant: garanti etmek; yetki (n., v.)
warrior: savaşçı (n.)
weaken: zayıflatmak (v.)
weave: örmek (v.)
weed: ot (n.)
well: kuyu (n.)
well-being: esenlik, iyi olma (n.)
whatsoever: her ne ise (adv.)
whereby: vasıtasıyla (adv.)
whilst: iken (conj.)
whip: kırbaçlamak (v.)
wholly: tamamen (adv.)
widen: genişletmek (v.)
widow: dul kadın (n.)
width: genişlik (n.)
willingness: isteklilik (n.)
wipe: silmek (v.)
wit: zeka (n.)
withdrawal: geri çekilme (n.)
workout: egzersiz (n.)
worship: ibadet; tapınmak (n., v.)
worthwhile: değerli (adj.)
worthy: layık (adj.)
yell: bağırmak (v.)
yield: verim; vermek, teslim olmak (n., v.)
youngster: genç (n.)