B2 SEVİYE İNGİLİZCE KELİMELER (The Oxford 5000™ by CEFR level)

absorb: emmek, soğurmak, sindirmek (v.)

abstract: soyut (adj.)

accent: aksan, şive (n.)

accidentally: kazara (adv.)

accommodate: barındırmak, yerleştirmek (v.)

accomplish: başarmak, tamamlamak (v.)

accountant: muhasebeci (n.)

accuracy: doğruluk, kesinlik (n.)

accurately: doğru bir şekilde (adv.)

acid: asit (n.)

activate: aktive etmek, çalıştırmak (v.)

addiction: bağımlılık (n.)

additionally: ek olarak, ayrıca (adv.)

adequate: yeterli (adj.)

adequately: yeterince (adv.)

adjust: ayarlamak, uyum sağlamak (v.)

affordable: uygun fiyatlı (adj.)

agriculture: tarım (n.)

AIDS: AIDS (n.)

alien: uzaylı, yabancı (n.)

alongside: yanında, birlikte (prep.)

altogether: tamamen, hep birlikte (adv.)

ambulance: ambulans (n.)

amusing: eğlenceli (adj.)

analyst: analist (n.)

ancestor: ata (n.)

animation: animasyon (n.)

annually: yıllık olarak (adv.)

anticipate: beklemek, öngörmek (v.)

anxiety: endişe, kaygı (n.)

apology: özür (n.)

applicant: başvuru sahibi (n.)

appropriately: uygun bir şekilde (adv.)

arrow: ok (n.)

artwork: sanat eseri (n.)

aside: bir kenara (adv.)

asset: varlık, değer (n.)

assign: atamak, görevlendirmek (v.)

assistance: yardım (n.)

assumption: varsayım (n.)

assure: temin etmek, garanti vermek (v.)

astonishing: şaşırtıcı (adj.)

attachment: ek, bağlantı, bağlılık (n.)

auction: açık artırma (n.)

audio: sesli (adj.)

automatic: otomatik (adj.)

automatically: otomatik olarak (adv.)

awareness: farkındalık (n.)

awkward: garip, beceriksiz (adj.)

badge: rozet, nişan (n.)

balanced: dengeli (adj.)

ballet: bale (n.)

balloon: balon (n.)

barely: zar zor, ancak (adv.)

bargain: pazarlık (n.)

basement: bodrum (n.)

basket: sepet (n.)

bat: yarasa; sopa (n.)

beneficial: faydalı, yararlı (adj.)

beside: yanında (prep.)

besides: ayrıca, bunun yanında (prep., adv.)

bias: önyargı, eğilim (n.)

bid: teklif; teklif vermek (n., v.)

biological: biyolojik (adj.)

blanket: battaniye (n.)

blow: darbe, esinti (n.)

bold: cesur, kalın (yazı) (adj.)

bombing: bombalama (n.)

booking: rezervasyon (n.)

boost: artırmak; destek (v., n.)

bound: bağlı, mecbur (adj.)

brick: tuğla (n.)

briefly: kısaca (adv.)

broadcaster: yayıncı (n.)

broadly: geniş ölçüde (adv.)

bug: böcek, hata (n.)

cabin: kabin, kulübe (n.)

canal: kanal (n.)

candle: mum (n.)

carbon: karbon (n.)

casual: rahat, gündelik (adj.)

cave: mağara (n.)

certainty: kesinlik (n.)

certificate: sertifika (n.)

challenging: zorlayıcı (adj.)

championship: şampiyona (n.)

charming: çekici, büyüleyici (adj.)

chase: kovalamak; kovalama (v., n.)

cheek: yanak (n.)

cheer: tezahürat yapmak; tezahürat (v., n.)

choir: koro (n.)

chop: doğramak (v.)

circuit: devre (n.)

civilization: medeniyet (n.)

clarify: açıklığa kavuşturmak (v.)

classify: sınıflandırmak (v.)

clerk: memur, katip (n.)

cliff: uçurum (n.)

clinic: klinik (n.)

clip: klip, kırpmak (n.)

coincidence: tesadüf (n.)

collector: koleksiyoncu (n.)

colony: koloni (n.)

colourful: renkli (adj.)

comic: komik; çizgi roman (adj., n.)

commander: komutan (n.)

comparative: karşılaştırmalı (adj.)

completion: tamamlama (n.)

compose: bestelemek, oluşturmak (v.)

composer: besteci (n.)

compound: bileşik (n.)

comprehensive: kapsamlı (adj.)

comprise: içermek, oluşmak (v.)

compulsory: zorunlu (adj.)

concrete: somut; beton (adj., n.)

confess: itiraf etmek (v.)

confusion: kafa karışıklığı (n.)

consequently: sonuç olarak (adv.)

conservation: koruma, muhafaza (n.)

considerable: önemli, kayda değer (adj.)

considerably: önemli ölçüde (adv.)

consistently: tutarlı bir şekilde (adv.)

conspiracy: komplo (n.)

consult: danışmak (v.)

consultant: danışman (n.)

consumption: tüketim (n.)

controversial: tartışmalı (adj.)

controversy: tartışma (n.)

convenience: kolaylık (n.)

convention: kongre, gelenek (n.)

conventional: geleneksel (adj.)

convey: iletmek (v.)

convincing: ikna edici (adj.)

cope: başa çıkmak (v.)

corporation: şirket (n.)

corridor: koridor (n.)

counter (long flat surface): tezgah (n.)

coverage: kapsama alanı, yayın (n.)

crack: çatlamak; çatlak (v., n.)

craft: zanaat, el işi (n.)

creativity: yaratıcılık (n.)

critically: eleştirel bir şekilde, kritik olarak (adv.)

cruise: gemi yolculuğu (n., v.)

cue: ipucu (n.)

curious: meraklı (adj.)

curriculum: müfredat (n.)

cute: şirin, sevimli (adj.)

dairy: süt ürünleri; süt (adj., n.)

dare: cüret etmek (v.)

darkness: karanlık (n.)

database: veritabanı (n.)

deadline: son teslim tarihi (n.)

deadly: ölümcül (adj.)

dealer: satıcı, bayi (n.)

deck: güverte (n.)

defender: savunmacı (n.)

delete: silmek (v.)

democracy: demokrasi (n.)

democratic: demokratik (adj.)

demonstration: gösteri, tanıtım (n.)

depart: ayrılmak (v.)

dependent: bağımlı (adj.)

deposit: depozito, peşinat (n.)

depression: depresyon (n.)

derive: türetmek, elde etmek (v.)

desperately: umutsuzca (adv.)

destruction: yıkım (n.)

determination: kararlılık (n.)

devote: adamak (v.)

differ: farklı olmak (v.)

disability: engellilik (n.)

disabled: engelli (adj.)

disagreement: anlaşmazlık (n.)

disappoint: hayal kırıklığına uğratmak (v.)

disappointment: hayal kırıklığı (n.)

discourage: cesaretini kırmak (v.)

disorder: bozukluk, düzensizlik (n.)

distant: uzak (adj.)

distinct: belirgin, farklı (adj.)

distinguish: ayırt etmek (v.)

distract: dikkatini dağıtmak (v.)

disturb: rahatsız etmek (v.)

dive: dalmak; dalış (v., n.)

diverse: çeşitli (adj.)

diversity: çeşitlilik (n.)

divorce: boşanma; boşanmak (n., v.)

dominant: baskın (adj.)

donation: bağış (n.)

dot: nokta (n.)

downtown: şehir merkezi (n., adj., adv.)

dramatically: çarpıcı bir şekilde (adv.)

drought: kuraklık (n.)

dull: sıkıcı, donuk (adj.)

dump: boşaltmak, atmak (v.)

duration: süre (n.)

dynamic: dinamik (adj.)

economics: ekonomi (bilimi) (n.)

economist: ekonomist (n.)

editorial: editoryal, başyazı (adj.)

efficiently: verimli bir şekilde (adv.)

elbow: dirsek (n.)

electronics: elektronik (n.)

elegant: zarif (adj.)

elementary: temel, ilköğretim (adj.)

eliminate: elemek, ortadan kaldırmak (v.)

embrace: kucaklamak (v.)

emission: emisyon, salınım (n.)

emotionally: duygusal olarak (adv.)

empire: imparatorluk (n.)

enjoyable: keyifli (adj.)

entertaining: eğlenceli (adj.)

entrepreneur: girişimci (n.)

envelope: zarf (n.)

equip: donatmak (v.)

equivalent: eşdeğer (n., adj.)

era: çağ, dönem (n.)

erupt: patlamak (v.)

essentially: esasen (adv.)

ethic: etik (n.)

ethnic: etnik (adj.)

evaluation: değerlendirme (n.)

evident: bariz, belli (adj.)

evolution: evrim (n.)

evolve: evrim geçirmek (v.)

exceed: aşmak (v.)

exception: istisna (n.)

exclusive: özel, ayrıcalıklı (adj.)

exclude: hariç tutmak (v.)

exhibit: sergilemek; sergi (v., n.)

exit: çıkış (n.)

exotic: egzotik (adj.)

expansion: genişleme (n.)

expertise: uzmanlık (n.)

exploit: sömürmek, faydalanmak (v.)

exposure: maruz kalma (n.)

extension: uzatma, dahili hat (n.)

extensive: kapsamlı (adj.)

extensively: kapsamlı bir şekilde (adv.)

extract: öz, alıntı (n.)

fabric: kumaş (n.)

fabulous: şahane (adj.)

failed: başarısız (adj.)

fake: sahte (adj.)

fame: ün, şöhret (n.)

fantasy: fantezi (n.)

fare: ücret, bilet (n.)

federal: federal (adj.)

fever: ateş (hastalık) (n.)

firefighter: itfaiyeci (n.)

firework: havai fişek (n.)

firm: sert, sağlam (adj.)

firmly: sıkıca (adv.)

flavour: lezzet, tat (n.)

fond: düşkün (adj.)

fool: aptal (n.)

forbid: yasaklamak (v.)

forecast: tahmin; tahmin etmek (n., v.)

format: format, biçim (n.)

formation: oluşum (n.)

formerly: eskiden (adv.)

fortunate: şanslı (adj.)

forum: forum (n.)

fossil: fosil (n.)

foundation: temel, vakıf (n.)

founder: kurucu (n.)

fraction: kesir (n.)

fragment: parça (n.)

framework: çerçeve (n.)

fraud: dolandırıcılık (n.)

freely: özgürce (adv.)

frequent: sık, sık sık olan (adj.)

fulfil: yerine getirmek (v.)

full-time: tam zamanlı (adj./adv.)

fundamentally: esasen, temelde (adv.)

furious: öfkeli (adj.)

gaming: oyun oynama (n.)

gay: eşcinsel, neşeli (adj.)

gender: toplumsal cinsiyet (n.)

gene: gen (n.)

genetic: genetik (adj.)

genius: dahi (n.)

genuine: gerçek, samimi (adj.)

genuinely: içtenlikle (adv.)

gesture: jest (n.)

gig: konser (n.)

globalization: küreselleşme (n.)

globe: dünya, küre (n.)

golden: altın (adj.)

goodness: iyilik (n.)

gorgeous: şahane (adj.)

governor: vali, yönetici (n.)

graphic: grafik (adj.)

graphics: grafik (n.)

greatly: büyük ölçüde (adv.)

greenhouse: sera (n.)

grocery: bakkaliye, market (n.)

guideline: kılavuz, yönerge (n.)

habitat: yaşam alanı (n.)

harbour: liman (n.)

headquarters: genel merkez (n.)

heal: iyileşmek, iyileştirmek (v.)

healthcare: sağlık hizmeti (n.)

helmet: kask (n.)

hence: bu nedenle (adv.)

herb: ot, şifalı bitki (n.)

hidden: gizli (adj.)

highway: otoyol (n.)

hilarious: çok komik (adj.)

hip: kalça (n.)

historian: tarihçi (n.)

homeless: evsiz (adj.)

honesty: dürüstlük (n.)

hook: kanca (n.)

hopefully: umutla (adv.)

hunger: açlık (n.)

hypothesis: hipotez (n.)

icon: simge, ikon (n.)

ID: kimlik (n.)

identical: aynı, özdeş (adj.)

illusion: illüzyon, yanılsama (n.)

immigration: göç (n.)

immune: bağışık (adj.)

implement: uygulamak (v.)

implication: çıkarım, ima (n.)

incentive: teşvik (n.)

incorporate: dahil etmek (v.)

incorrect: yanlış (adj.)

independence: bağımsızlık (n.)

index: indeks, dizin (n.)

indication: belirti, işaret (n.)

inevitable: kaçınılmaz (adj.)

inevitably: kaçınılmaz olarak (adv.)

infer: çıkarım yapmak (v.)

inflation: enflasyon (n.)

info: bilgi (n.)

infrastructure: altyapı (n.)

inhabitant: sakin, yerli (n.)

inherit: miras almak (v.)

ink: mürekkep (n.)

innovation: yenilik (n.)

innovative: yenilikçi (adj.)

input: girdi (n.)

insert: eklemek, araya sokmak (v.)

inspector: müfettiş (n.)

installation: kurulum (n.)

instant: anlık (adj.)

instantly: anında (adv.)

integrate: entegre etmek (v.)

intellectual: entelektüel (adj.)

interact: etkileşim kurmak (v.)

interaction: etkileşim (n.)

interpretation: yorumlama (n.)

interval: aralık, mola (n.)

invade: istila etmek (v.)

invasion: istila (n.)

investor: yatırımcı (n.)

isolate: izole etmek (v.)

isolated: izole edilmiş (adj.)

jail: hapishane; hapsetmek (n., v.)

jet: jet (n.)

joint: ortak, birleşik (adj., n.)

journalism: gazetecilik (n.)

jury: jüri (n.)

kit: takım, set (n.)

ladder: merdiven (n.)

landing: iniş (n.)

lane: şerit, yol (n.)

lately: son zamanlarda (adv.)

leaflet: broşür (n.)

legend: efsane (n.)

lens: lens (n.)

lifetime: ömür boyu (n.)

lighting: aydınlatma (n.)

likewise: aynı şekilde (adv.)

limitation: sınırlama (n.)

literally: kelimenin tam anlamıyla (adv.)

literary: edebi (adj.)

litre: litre (n.)

litter: çöp (n.)

logo: logo (n.)

lottery: piyango (n.)

loyal: sadık (adj.)

lyric: şarkı sözü (n.)

magnificent: muhteşem (adj.)

make-up: makyaj (n.)

making: yapım (n.)

manufacture: imal etmek (v.)

manufacturing: imalat (n.)

marathon: maraton (n.)

margin: kenar boşluğu, marj (n.)

marker: işaretleyici (n.)

martial: savaş, dövüş (adj.)

mate: arkadaş, eş; eşleştirmek (n., v.)

mayor: belediye başkanı (n.)

mechanic: tamirci (n.)

mechanical: mekanik (adj.)

mechanism: mekanizma (n.)

medal: madalya (n.)

medication: ilaç (n.)

membership: üyelik (n.)

memorable: akılda kalıcı (adj.)

metaphor: metafor, mecaz (n.)

miner: madenci (n.)

miserable: perişan, sefil (adj.)

mode: mod, kip (n.)

modest: mütevazı (adj.)

monster: canavar (n.)

monthly: aylık (adj.)

monument: anıt (n.)

moreover: dahası, üstelik (adv.)

mortgage: ipotek (n.)

mosque: cami (n.)

motion: hareket (n.)

motivate: motive etmek (v.)

motivation: motivasyon (n.)

moving: hareketli, duygusal (adj.)

myth: mit, efsane (n.)

naked: çıplak (adj.)

nasty: kötü, iğrenç (adj.)

navigation: navigasyon (n.)

nearby: yakındaki; yakında (adj., adv.)

necessity: gereklilik (n.)

negotiate: müzakere etmek (v.)

negotiation: müzakere (n.)

neutral: nötr, tarafsız (adj.)

newly: yeni (adv.)

norm: norm, kural (n.)

notebook: defter (n.)

novelist: romancı (n.)

nowadays: günümüzde (adv.)

nursing: hemşirelik (adj.)

nutrition: beslenme (n.)

obesity: obezite (n.)

observer: gözlemci (n.)

obstacle: engel (n.)

occupation: meslek, işgal (n.)

occupy: işgal etmek (v.)

offender: suçlu (n.)

ongoing: devam eden (adj.)

openly: açıkça (adv.)

opera: opera (n.)

operator: operatör (n.)

optimistic: iyimser (adj.)

orchestra: orkestra (n.)

organic: organik (adj.)

outfit: kıyafet (n.)

output: çıktı (n.)

outstanding: olağanüstü, ödenmemiş (adj.)

overcome: üstesinden gelmek (v.)

overnight: gece boyunca (adv.)

overseas: yurt dışı; yurt dışı (adv., adj.)

ownership: sahiplik (n.)

oxygen: oksijen (n.)

packet: paket (n.)

palm: avuç içi (n.)

panic: panik (n.)

parade: geçit töreni (n.)

parallel: paralel (adj., n.)

participation: katılım (n.)

partnership: ortaklık (n.)

part-time: yarı zamanlı (adj./adv.)

passionate: tutkulu (adj.)

password: şifre (n.)

patience: sabır (n.)

pause: duraklatmak; duraklama (v., n.)

peer: akran (n.)

penalty: ceza (n.)

perceive: algılamak (v.)

perception: algı (n.)

permanently: kalıcı olarak (adv.)

pill: hap (n.)

pity: acıma, yazık (n.)

placement: yerleştirme (n.)

portion: porsiyon, kısım (n.)

potentially: potansiyel olarak (adv.)

precede: önce gelmek (v.)

precious: değerli (adj.)

precise: kesin, tam (adj.)

precisely: tam olarak (adv.)

predictable: tahmin edilebilir (adj.)

preference: tercih (n.)

pride: gurur (n.)

primarily: öncelikli olarak (adv.)

principal: ana, başlıca (adj.)

prior: önceki (adj.)

probability: olasılık (n.)

probable: muhtemel (adj.)

proceed: ilerlemek (v.)

programming: programlama (n.)

progressive: ilerici (adj.)

prohibit: yasaklamak (v.)

promising: umut verici (adj.)

promotion: terfi, tanıtım (n.)

prompt: teşvik etmek, istemde bulunmak (v.)

proportion: oran (n.)

protein: protein (n.)

protester: protestocu (n.)

psychological: psikolojik (adj.)

publicity: tanıtım, reklam (n.)

publishing: yayıncılık (n.)

punk: punk (n.)

purely: tamamen, sırf (adv.)

pursuit: takip, arayış (n.)

puzzle: bulmaca (n.)

questionnaire: anket (n.)

racial: ırksal (adj.)

racism: ırkçılık (n.)

racist: ırkçı (adj., n.)

radiation: radyasyon (n.)

rail: ray, korkuluk (n.)

random: rastgele (adj.)

rat: sıçan (n.)

rating: derecelendirme (n.)

reasonably: makul ölçüde (adv.)

rebuild: yeniden inşa etmek (v.)

receiver: alıcı (n.)

recession: durgunluk (n.)

reckon: düşünmek, hesaplamak (v.)

recognition: tanıma (n.)

recovery: iyileşme, kurtarma (n.)

recruit: işe almak; yeni eleman (v., n.)

recruitment: işe alım (n.)

referee: hakem (n.)

refugee: mülteci (n.)

registration: kayıt (n.)

regulate: düzenlemek (v.)

reinforce: pekiştirmek (v.)

relieve: rahatlatmak (v.)

relieved: rahatlamış (adj.)

remarkable: dikkat çekici (adj.)

remarkably: dikkat çekici bir şekilde (adv.)

reporting: raporlama (n.)

resign: istifa etmek (v.)

resolution: çözüm, karar (n.)

restore: restore etmek (v.)

restrict: kısıtlamak (v.)

restriction: kısıtlama (n.)

retail: perakende (n.)

retirement: emeklilik (n.)

revenue: gelir (n.)

revision: revizyon, tekrar (n.)

ridiculous: gülünç (adj.)

risky: riskli (adj.)

rival: rakip (n., adj.)

rob: soymak (v.)

robbery: soygun (n.)

rocket: roket (n.)

romance: romantizm (n.)

rose: gül (n.)

roughly: kabaca (adv.)

ruin: mahvetmek; harabe (v., n.)

satisfaction: memnuniyet (n.)

scandal: skandal (n.)

scare: korkutmak; korku (v., n.)

scenario: senaryo (n.)

scholar: akademisyen (n.)

scholarship: burs (n.)

scratch: kaşımak, tırmalamak; çizik (v., n.)

screening: tarama, gösterim (n.)

seeker: arayıcı (n.)

seminar: seminer (n.)

settler: yerleşimci (n.)

severely: ciddi şekilde (adv.)

sexy: seksi (adj.)

shaped: şekilli (adj.)

shocking: şok edici (adj.)

shore: kıyı (n.)

shortage: kıtlık, eksiklik (n.)

shortly: kısa süre sonra (adv.)

short-term: kısa vadeli (adj.)

sibling: kardeş (n.)

signature: imza (n.)

significance: önem, anlam (n.)

skilled: yetenekli (adj.)

skull: kafatası (n.)

slogan: slogan (n.)

so-called: sözde (adj.)

somehow: bir şekilde (adv.)

sometime: bir ara (adv.)

sophisticated: sofistike, gelişmiş (adj.)

spare: yedek, boş (adj.)

specialize: uzmanlaşmak (v.)

specify: belirtmek (v.)

spectacular: muhteşem (adj.)

spectator: seyirci (n.)

speculate: spekülasyon yapmak (v.)

speculation: spekülasyon (n.)

spice: baharat (n.)

spill: dökmek (v.)

spite: kin (n.)

spoil: şımartmak, bozmak (v.)

spokesman: sözcü (erkek) (n.)

spokesperson: sözcü (n.)

spokeswoman: sözcü (kadın) (n.)

sponsorship: sponsorluk (n.)

sporting: spor (adj.)

stall: tezgah, durdurmak (n.)

stance: duruş, tavır (n.)

starve: açlıktan ölmek (v.)

steadily: istikrarlı bir şekilde (adv.)

steam: buhar (n.)

stimulate: uyarmak, teşvik etmek (v.)

strengthen: güçlendirmek (v.)

strictly: kesinlikle (adv.)

stroke: felç, vuruş (n.)

stunning: çarpıcı (adj.)

subsequent: sonraki (adj.)

subsequently: daha sonra (adv.)

suburb: banliyö (n.)

suffering: acı (n.)

sufficient: yeterli (adj.)

sufficiently: yeterli bir şekilde (adv.)

super: süper (adj.)

surgeon: cerrah (n.)

survival: hayatta kalma (n.)

survivor: hayatta kalan (n.)

suspend: askıya almak (v.)

sustainable: sürdürülebilir (adj.)

swallow: yutmak (v.)

sympathetic: sempatik, şefkatli (adj.)

tackle: ele almak (v.)

tag: etiket; etiketlemek (n., v.)

tap: dokunmak; musluk (v., n.)

technological: teknolojik (adj.)

teens: gençler (n.)

temple: tapınak (n.)

temporarily: geçici olarak (adv.)

tendency: eğilim (n.)

tension: gerilim (n.)

terminal: terminal (n.)

terms: şartlar, koşullar (n.)

terribly: korkunç derecede (adv.)

terrify: korkutmak (v.)

territory: bölge, toprak (n.)

terror: terör (n.)

terrorism: terörizm (n.)

terrorist: terörist (n.)

testing: test etme (n.)

textbook: ders kitabı (n.)

theft: hırsızlık (n.)

therapist: terapist (n.)

thesis: tez (n.)

thorough: kapsamlı, eksiksiz (adj.)

thoroughly: adamakıllı, tamamen (adv.)

thumb: başparmak (n.)

timing: zamanlama (n.)

tissue: doku (n.)

ton: ton (n.)

tonne: ton (n.)

tournament: turnuva (n.)

trace: izini sürmek (v.)

trading: ticaret (n.)

tragedy: trajedi (n.)

tragic: trajik (adj.)

trait: özellik, nitelik (n.)

transmit: iletmek (v.)

transportation: ulaşım (n.)

trap: tuzağa düşürmek; tuzak (v., n.)

treasure: hazine (n.)

tribe: kabile (n.)

trigger: tetiklemek (v.)

trillion: trilyon (number)

troop: birlik, asker (n.)

tsunami: tsunami (n.)

ultimate: nihai, son (adj.)

unacceptable: kabul edilemez (adj.)

uncertainty: belirsizlik (n.)

undergo: geçirmek (v.)

undertake: üstlenmek (v.)

unfold: açılmak, ortaya çıkmak (v.)

unfortunate: talihsiz (adj.)

unite: birleştirmek (v.)

unity: birlik (n.)

universal: evrensel (adj.)

urgent: acil (adj.)

usage: kullanım (n.)

useless: yararsız (adj.)

valid: geçerli (adj.)

variation: varyasyon, farklılık (n.)

vertical: dikey (adj.)

viewpoint: bakış açısı (n.)

visa: vize (n.)

visible: görünür (adj.)

voluntary: gönüllü (adj.)

voting: oylama (n.)

wander: dolaşmak (v.)

warming: ısınma (n.)

weekly: haftalık (adj.)

weird: tuhaf (adj.)

welfare: refah (n.)

wheat: buğday (n.)

whoever: her kim (pron.)

widespread: yaygın (adj.)

wisdom: bilgelik (n.)

withdraw: geri çekmek (v.)

workforce: işgücü (n.)

workplace: işyeri (n.)

workshop: atölye, çalıştay (n.)

worm: solucan (n.)

wrist: bilek (n.)

venture: girişim; riske girmek (n., v.)

verbal: sözlü (adj.)

verdict: karar (n.)

verify: doğrulamak (v.)

verse: dize, ayet (n.)

versus: -e karşı (prep.)

vessel: damar, gemi (n.)

veteran: emektar, gazi (n.)

viable: uygulanabilir (adj.)

vibrant: canlı (adj.)

vice: kusur, vekil (n.)

vicious: kısır, kötü (adj.)

villager: köylü (n.)

violate: ihlal etmek (v.)

violation: ihlal (n.)

virtue: erdem (n.)

vocal: sesli (adj.)

vow: yemin etmek (v.)

vulnerability: hassasiyet (n.)

vulnerable: hassas (adj.)

ward: koğuş (n.)

warehouse: depo (n.)

warfare: savaş (n.)

warrant: garanti etmek; yetki (n., v.)

warrior: savaşçı (n.)

weaken: zayıflatmak (v.)

weave: örmek (v.)

weed: ot (n.)

well: kuyu (n.)

well-being: esenlik, iyi olma (n.)

whatsoever: her ne ise (adv.)

whereby: vasıtasıyla (adv.)

whilst: iken (conj.)

whip: kırbaçlamak (v.)

wholly: tamamen (adv.)

widen: genişletmek (v.)

widow: dul kadın (n.)

width: genişlik (n.)

willingness: isteklilik (n.)

wipe: silmek (v.)

wit: zeka (n.)

withdrawal: geri çekilme (n.)

workout: egzersiz (n.)

worship: ibadet; tapınmak (n., v.)

worthwhile: değerli (adj.)

worthy: layık (adj.)

yell: bağırmak (v.)

yield: verim; vermek, teslim olmak (n., v.)

youngster: genç (n.)