BİZİ YOK EDEN ŞEY NE?

dünyada sessiz sakin tuhaf şeyler dönüyor.

savaşlar, din ve mezhep ile yaratılan iç karışıklıklar...

açlık, gıdalar...

ilaçlar, sağlık sistemi...

çalışma şartları...

teknolojik gelişmeler (yapay zeka, robotik sistemler vs.)...

bunların zararlarını yoksul kesim yaşıyor.

savaşlar, yoksul bırakılmış ülkelerde gerçekleşiyor. savaşanlar yoksul kesimden oluyor. tüm sömürü yoksul kesimlerde oluyor. bu durum, kimsenin umurunda değil. dünya gözlerini oralara kapatmış. herhangi bir medya kuruluşunda bangladeş'de ne oluyor, haiti'de ne oluyor, kongo'da ne oluyor, yemen'de ne oluyor, afganistan'da ne oluyor gösterilmiyor. varsa yoksa abd, fransa, isviçre, japonya vb. bu gelişmiş ülkelerde bir şey yaşanmıyor değil, oralarda da yoksul kesim sefaleti yaşıyor. fakat, diğer ülkelerdeki insanlar ölümle burun buruna bir hayat sürüyor.

mesala bu ülkelerin ortalama yaşam sürelerine bakalım:

medyada sürekli gündem olan ülkeler:

japonya: 82.3 yıl

isviçre: 81.8 yıl

fransa: 81 yıl

amerika birleşik devletleri: 79.8 yıl

medyada gündem olmayan ülkeler:

bangladeş: 67.8 yıl

yemen: 63.2 yıl

haiti: 60.9 yıl

kongo: 56 yıl

afganistan: 50.1 yıl

sürekli gündem olan ülkeler, dünyadaki ciddi sorunlarla burun buruna olan diğer ülkelere en az 20 yıl fark atmış durumda. birde bu yoksulluğu, sefaleti çeken ülkeler, ortalama 60 yılı acaba hangi ruh haliyle yaşıyor.

ilaçları, aşıları önce gelişmemiş ya da gelişmekte olan ülkelerin üzerinde denendiğine dair bir çok makale ve kitaba denk geldim. bunların birkaçını da okudum. bunların doğruluğunu doğrulayabilecek konumda değilim. fakat, bizlerin hayatlarının çok değerli olduğuna dair inancım her geçen gün zayıflıyor. sebebi ise, ne zaman bir hastaneye gitsem veya vergi ödeyerek borcumu yerine getirdiğim bir devlet kurumuna gitsem insan gibi bir muamele ile hiç karşı karşıya kalamıyorum. hakkımı arayabilecek hiçbir kurum yok.

açlık desen almış başını gitmiş, dünyada doymak bilmeyen iştahlara sahip açların (obezlerin) ölüm oranı gerçek açlığı yaşayanların oranını geçmiş. 2010 yılında 3 milyon kişi obezlikten hayatını kaybetti, açlıktan ölenlerin oranının 3 katı. (link) bunları görmüyoruz çünkü bize öyle öğrettiler, instagramdaki şov haline gelmiş yemek gösterileri, tvlerde iştah kabartan reklamlar, yine aynı şekilde siz her şeyden önemlisiniz mesajını veren reklamlar etrafımızdaki her şeyi bize unutturuyor.

7.5 milyarı aşmış nüfusu ile dünya, artık zenginlere yetmiyor ve yoksullar bu dünyaya fazla. onları bu hayattan çıkarmanın yolunu arıyorlar. bunun bilimsel adı ise öjeni. öjeninin tabiri caiz ise tanımı, zayıflar bu dünyaya yük olmamalı.

çalışma şartları her geçen gün yoksul ülkelerde ve yoksul kesimlerde zorlaşıyor. resmen canı pahasına 3 kuruşa çalışan bir sürü insan var. sadece çalışmak, karnımızı doyurmak ve en nihayetinde ölmek için varız gibi bir psikolojinin içine girmemize sebep oluyor bu şartlar. yüksek oranda kişi emekliliğin tadına varamadan hayatını kaybediyor. çalışma şartlarının kötülüğü ve canı pahasına çalışmanın ne demek olduğunu anlatan gerçek bedel (the true cost) belgeselini mutlaka izleyin.

yapay zeka ve robotlar bir bir hayatımıza dahil oluyor. teknoloji günden güne ilerliyor. açlık nedir bilmeyen, sendikalaşmayan, yorulmak bilmeyen, zam istemeyen robotlar, yapay zekalar o çalışan yoksulların yerini alacak bu artık çok yakın gelecek. ya yoksullara ne olacak? tabi ki kötü gıda, kötü sağlık koşulları, kötü muamele ile beraber dünyadan çekip gidecekler.

her şeyi bir kenara bırakıp, tekrar düşünmemiz gerek. bizi yok eden şey ne?