B2 SEVİYE İNGİLİZCE KELİMELER (The Oxford 3000™)

 abandon: terk etmek, bırakmak (v.)


absolute: mutlak, kesin (adj.)


academic: akademisyen (n.)


acceptable: kabul edilebilir (adj.)


access: erişim; erişmek (n., v.)


account: hesap vermek, açıklamak (v.)


accurate: doğru, kesin (adj.)


accuse: suçlamak (v.)


acknowledge: kabul etmek, onaylamak (v.)


acquire: edinmek, kazanmak (v.)


adapt: uyum sağlamak, adapte etmek (v.)


address: hitap etmek, ele almak (v.)


administration: yönetim, idare (n.)


advance: ilerleme; ilerlemek; ileri (n., v., adj.)


affair: mesele, ilişki (n.)


afterwards: sonradan, daha sonra (adv.)


agency: ajans, kurum (n.)


agenda: gündem (n.)


aggressive: agresif, saldırgan (adj.)


aid: yardım; yardım etmek (n., v.)


aircraft: uçak, hava aracı (n.)


alter: değiştirmek (v.)


amount: etmek, ulaşmak (v.)


anger: öfke, kızgınlık (n.)


angle: açı (n.)


annual: yıllık (adj.)


anniversary: yıldönümü (n.)


anxious: endişeli, kaygılı (adj.)


apparent: bariz, açık (adj.)


apparently: görünüşe göre (adv.)


appeal: itiraz, çekicilik; başvurmak, çekmek (n., v.)


approach: yaklaşım; yaklaşmak (n., v.)


appropriate: uygun (adj.)


approval: onay (n.)


approve: onaylamak (v.)


arise: ortaya çıkmak, doğmak (v.)


armed: silahlı (adj.)


arms: silahlar (n.)


artificial: yapay, suni (adj.)


artistic: sanatsal (adj.)


ashamed: utanmış (adj.)


aspect: yön, bakış açısı (n.)


assess: değerlendirmek (v.)


assessment: değerlendirme (n.)


associate: ilişkilendirmek (v.)


associated: ilişkili (adj.)


association: dernek, birlik (n.)


assume: varsaymak (v.)


attempt: deneme, girişim; denemek (n., v.)


back: desteklemek (v.)


bacteria: bakteri (n.)


bar: engellemek, men etmek (v.)


barrier: engel, bariyer (n.)


basically: esasen, temel olarak (adv.)


battle: savaşmak (v.)


bear (deal with): katlanmak, taşımak (v.)


beat: ritim, vuruş (n.)


beg: yalvarmak (v.)


bent: bükülmüş, eğilmiş (adj.)


bet: iddia etmek, bahse girmek; bahis (v., n.)


beyond: ötesinde (prep., adv.)


bill: faturalandırmak (v.)


bitter: acı (tat), hüzünlü (adj.)


blame: suçlamak; suç (v., n.)


blind: kör (adj.)


bond: bağ, tahvil (n.)


border: sınırlandırmak (v.)


breast: göğüs (n.)


brief: kısa (adj.)


broad: geniş (adj.)


broadcast: yayınlamak; yayın (v., n.)


budget: bütçe (n.)


bullet: mermi (n.)


bunch: demet, küme (n.)


bush: çalı (n.)


but: hariç, dışında (prep.)


cable: kablo (n.)


calculate: hesaplamak (v.)


cancel: iptal etmek (v.)


cancer: kanser (n.)


capable: yetenekli, yapabilir (adj.)


capacity: kapasite (n.)


capture: yakalamak; ele geçirme (v., n.)


cast: kadro, döküm; atmak, rol vermek (n., v.)


cell: hücre (n.)


chair: başkanlık etmek (v.)


chairman: başkan (erkek) (n.)


challenge: meydan okumak (v.)


characteristic: özellik, nitelik (n., adj.)


circumstance: durum, koşul (n.)


cite: alıntı yapmak, bahsetmek (v.)


citizen: vatandaş (n.)


civil: sivil, medeni (adj.)


classic: klasik (adj., n.)


close1: kapanış, son (n.)


closely: yakından (adv.)


collapse: çökmek; çöküş (v., n.)


combination: kombinasyon, birleşim (n.)


command: komuta, emir; komuta etmek (n., v.)


commission: komisyon; görevlendirmek (n., v.)


commitment: taahhüt, bağlılık (n.)


committee: komite (n.)


commonly: yaygın olarak (adv.)


complex: kompleks, yapı (n.)


complicated: karmaşık (adj.)


concentration: konsantrasyon (n.)


concept: kavram (n.)


concern: endişe, kaygı; ilgilendirmek (n., v.)


concerned: endişeli, ilgili (adj.)


conduct: yürütmek, idare etmek; davranış (v., n.)


confidence: güven (n.)


confusing: kafa karıştırıcı (adj.)


conscious: bilinçli (adj.)


conservative: muhafazakar (adj., n.)


consideration: değerlendirme, düşünce (n.)


consistent: tutarlı (adj.)


constant: sürekli (adj.)


constantly: sürekli olarak (adv.)


construct: inşa etmek (v.)


construction: inşaat (n.)


contemporary: çağdaş (adj.)


contest: yarışma; yarışmak (n., v.)


contract: sözleşme; küçülmek (n., v.)


contribute: katkıda bulunmak (v.)


contribution: katkı (n.)


convert: dönüştürmek (v.)


convinced: ikna olmuş (adj.)


core: çekirdek, öz (n., adj.)


corporate: kurumsal (adj.)


courage: cesaret (n.)


council: konsey (n.)


county: ilçe, vilayet (n.)


crash: çarpışma; çarpmak (n., v.)


creation: yaratılış, eser (n.)


creature: yaratık (n.)


criterion: kriter (n.)


critic: eleştirmen (n.)


critical: kritik, eleştirel (adj.)


criticism: eleştiri (n.)


crop: mahsul, ürün (n.)


crucial: çok önemli (adj.)


cry: ağlama (n.)


cure: tedavi etmek; tedavi (v., n.)


current: akım (n.)


curve: eğri, viraj; eğmek (n., v.)


curved: kavisli (adj.)


debate: tartışma; tartışmak (n., v.)


debt: borç (n.)


decent: iyi, düzgün (adj.)


declare: ilan etmek (v.)


decline: reddetmek, düşüş; düşüş (v., n.)


decoration: dekorasyon, süsleme (n.)


decrease: azalmak; azalma (v., n.)


deeply: derinden (adv.)


defeat: yenmek; yenilgi (v., n.)


defence: savunma (n.)


defend: savunmak (v.)


deliberate: kasıtlı (adj.)


deliberately: kasten, bilerek (adv.)


delight: sevindirmek; keyif, neşe (v., n.)


delighted: çok memnun (adj.)


delivery: teslimat (n.)


demand: talep; talep etmek (n., v.)


demonstrate: göstermek, kanıtlamak (v.)


deny: inkar etmek (v.)


depressed: depresif, çökkün (adj.)


depressing: moral bozucu (adj.)


depth: derinlik (n.)


desert: terk etmek (v.)


deserve: hak etmek (v.)


desperate: çaresiz (adj.)


detailed: ayrıntılı (adj.)


detect: tespit etmek (v.)


desire: arzu, istek; arzulamak (n., v.)


disc: disk (n.)


discipline: disiplin (n.)


discount: indirim yapmak (v.)


dismiss: görevden almak, reddetmek (v.)


display: sergilemek; gösteri (v., n.)


distribute: dağıtmak (v.)


distribution: dağıtım (n.)


district: bölge, ilçe (n.)


divide: bölünme (n.)


division: bölüm, ayrım (n.)


document: belgelemek (v.)


domestic: yerel, evcil (adj.)


dominate: hükmetmek (v.)


dozen: düzine (n., det.)


downwards: aşağıya doğru (adv.)


draft: taslak; taslağını hazırlamak (n., v.)


drag: sürüklemek (v.)


dramatic: dramatik (adj.)


edit: düzenlemek (v.)


edition: baskı (n.)


efficient: verimli (adj.)


elect: seçmek (v.)


elsewhere: başka yerde (adv.)


emerge: ortaya çıkmak (v.)


emotional: duygusal (adj.)


emphasis: vurgu (n.)


emphasize: vurgulamak (v.)


enable: olanak sağlamak (v.)


encounter: karşılaşmak; karşılaşma (v., n.)


engage: meşgul etmek, nişanlamak (v.)


enquiry: soruşturma, araştırma (n.)


ensure: sağlamak, garanti etmek (v.)


enthusiasm: coşku (n.)


enthusiastic: coşkulu (adj.)


entire: bütün, tüm (adj.)


entirely: tamamen (adv.)


equal: eşit (n.)


establish: kurmak (v.)


estate: emlak, malikane (n.)


estimate: tahmin etmek; tahmin (v., n.)


ethical: etik (adj.)


evaluate: değerlendirmek (v.)


even: düz, eşit (adj.)


evil: kötü, şeytani; kötülük (adj., n.)


examination: inceleme, sınav (n.)


excuse: mazeret; affetmek (n., v.)


executive: yönetici (n., adj.)


existence: varoluş (n.)


expectation: beklenti (n.)


expense: masraf, gider (n.)


exploration: keşif (n.)


expose: maruz bırakmak (v.)


extend: uzatmak, genişletmek (v.)


extent: kapsam, derece (n.)


external: harici, dış (adj.)


extraordinary: olağanüstü (adj.)


extreme: aşırı uç (n.)


facility: tesis (n.)


failure: başarısızlık (n.)


faith: inanç (n.)


fault: hata, kusur (n.)


favour: kayırmak, tercih etmek (v.)


feather: tüy (n.)


fee: ücret (n.)


feed: beslenme (n.)


feedback: geri bildirim (n.)


feel: his (n.)


fellow: meslektaş, arkadaş (adj.)


figure: temsil etmek, düşünmek (v.)


file: dosyalamak (v.)


finance: finans; finanse etmek (n., v.)


finding: bulgu (n.)


firm: şirket (n.)


fix: tamirat (n.)


flame: alev (n.)


flash: flaş; parlamak (n., v.)


flexible: esnek (adj.)


float: yüzmek (v.)


fold: katlama yeri (n.)


folding: katlanır (adj.)


former: önceki, eski (adj.)


fortune: servet, şans (n.)


found: kurmak (v.)


free: serbest bırakmak (v.)


freedom: özgürlük (n.)


frequency: frekans, sıklık (n.)


fuel: yakıt ikmali yapmak (v.)


fully: tamamen (adv.)


fund: fon; fon sağlamak (n., v.)


fundamental: temel (adj.)


funding: fonlama (n.)


furthermore: ayrıca, dahası (adv.)


gain: kazanmak; kazanç (v., n.)


gang: çete (n.)


generate: üretmek (v.)


genre: tür, janr (n.)


govern: yönetmek (v.)


grab: kapmak, yakalamak (v.)


grade: not vermek (v.)


gradually: aşamalı olarak (adv.)


grand: görkemli, büyük (adj.)


grant: hibe etmek; hibe (v., n.)


guarantee: garanti etmek; garanti (v., n.)


handle: ele almak, idare etmek; sap (v., n.)


harm: zarar; zarar vermek (n., v.)


harmful: zararlı (adj.)


hearing: işitme, duruşma (n.)


heaven: cennet (n.)


heel: topuk (n.)


hell: cehennem (n.)


hesitate: tereddüt etmek (v.)


high: yüksek seviye (n.)


hollow: oyuk, boş (adj.)


holy: kutsal (adj.)


host: ağırlamak (v.)


household: ev halkı, hane (n.)


housing: konut (n.)


humorous: mizahi (adj.)


humour: mizah (n.)


hunt: av; avlanmak (n.)


hunting: avlanma (n.)


hurt: incinme, yara (n.)


ideal: ideal (n.)


illustrate: örneklemek, resimlemek (v.)


illustration: illüstrasyon, örnek (n.)


impatient: sabırsız (adj.)


impose: dayatmak (v.)


imply: ima etmek (v.)


impress: etkilemek (v.)


impressed: etkilenmiş (adj.)


inch: inç (n.)


incident: olay (n.)


income: gelir (n.)


increasingly: giderek artan bir şekilde (adv.)


industrial: endüstriyel (adj.)


infection: enfeksiyon (n.)


inform: bilgilendirmek (v.)


initial: ilk (adj.)


initially: başlangıçta (adv.)


initiative: inisiyatif (n.)


inner: iç, dahili (adj.)


insist: ısrar etmek (v.)


inspire: ilham vermek (v.)


install: kurmak, yüklemek (v.)


instance: örnek (n.)


institute: enstitü (n.)


institution: kurum (n.)


insurance: sigorta (n.)


intended: amaçlanan (adj.)


intense: yoğun (adj.)


internal: iç, dahili (adj.)


interpret: yorumlamak (v.)


interrupt: sözünü kesmek (v.)


investigation: soruşturma (n.)


investment: yatırım (n.)


issue: yayınlamak, vermek (v.)


joy: neşe (n.)


judgement: yargı (n.)


junior: küçük, alt düzey (adj.)


justice: adalet (n.)


justify: haklı çıkarmak (v.)


labour: emek, iş gücü (n.)


largely: büyük ölçüde (adv.)


latest: en son (n.)


launch: fırlatmak, başlatmak; lansman (v., n.)


leadership: liderlik (n.)


lean: yaslanmak, eğilmek (v.)


league: lig (n.)


leave: izin (n.)


level: tesviye etmek, düzeltmek (v.)


licence: lisans (n.)


limited: sınırlı (adj.)


line: sıralamak, hizalamak (v.)


load: yük; yüklemek (n., v.)


loan: kredi (n.)


logical: mantıklı (adj.)


long-term: uzun vadeli (adj., adv.)


loose: gevşek (adj.)


lord: lord, efendi (n.)


lower: indirmek, düşürmek (v.)


lung: akciğer (n.)


maintain: sürdürmek, bakım yapmak (v.)


majority: çoğunluk (n.)


make: marka (n.)


mass: kitle, yığın (n., adj.)


massive: devasa, büyük (adj.)


master: usta; ustalaşmak (n., v.)


matching: eşleşen (adj.)


material: maddi (adj.)


maximum: maksimum, azami (adj., n.)


means: araçlar, yöntem (n.)


measurement: ölçüm (n.)


medium: ortam, araç (n.)


melt: erimek (v.)


military: askeriye; askeri (adj., n.)


minimum: minimum, asgari (adj., n.)


minister: bakan (n.)


minor: küçük, ikincil (adj.)


minority: azınlık (n.)


mission: misyon, görev (n.)


mistake: hata yapmak (v.)


mixed: karışık (adj.)


modify: değiştirmek (v.)


monitor: monitör; izlemek (n., v.)


moral: ahlaki; ahlak (adj., n.)


motor: motor (n., adj.)


mount: çıkmak, tırmanmak (v.)


multiple: çoklu (adj.)


multiply: çarpmak (v.)


mysterious: gizemli (adj.)


national: vatandaş (n.)


narrow: daraltmak (v.)


neat: düzenli, temiz (adj.)


negative: olumsuzluk (n.)


nerve: sinir (n.)


nevertheless: yine de, buna rağmen (adv.)


nightmare: kabus (n.)


notion: kavram, fikir (n.)


numerous: çok sayıda (adj.)


obey: itaat etmek (v.)


object: itiraz etmek (v.)


objective: hedef, amaç; nesnel (n., adj.)


obligation: yükümlülük (n.)


observation: gözlem (n.)


observe: gözlemlemek (v.)


obtain: elde etmek (v.)


occasionally: ara sıra (adv.)


occur: meydana gelmek (v.)


offence: suç, saldırı (n.)


offend: gücendirmek, saldırmak (v.)


offensive: saldırgan (adj.)


official: yetkili (n.)


opening: açılış, boşluk (n.)


operate: çalıştırmak, ameliyat etmek (v.)


opponent: rakip (n.)


oppose: karşı çıkmak (v.)


opposed: karşıt, muhalif (adj.)


opposition: muhalefet (n.)


organ: organ (n.)


origin: köken (n.)


otherwise: aksi takdirde (adv.)


outcome: sonuç (n.)


outer: dış (adj.)


outline: taslak, anahat; ana hatlarını çizmek (n., v.)


overall: genel; genel olarak (adj., adv.)


owe: borçlu olmak (v.)


pace: hız, adım; adımlamak (n., v.)


panel: panel, heyet (n.)


partly: kısmen (adv.)


patient: sabırlı (adj.)


pension1: emekli maaşı (n.)


permanent: kalıcı (adj.)


permit: izin vermek; izin (v., n.)


perspective: bakış açısı (n.)


phase: aşama, faz (n.)


phenomenon: olgu, fenomen (n.)


philosophy: felsefe (n.)


pile: yığın; yığmak (n., v.)


pitch: saha, adım (n.)


plain: sade, anlaşılır (adj.)


plus1: artı (adj., conj., n.)


pointed: sivri, anlamlı (adj.)


pose: poz vermek, neden olmak (v.)


position: yerleştirmek (v.)


positive: pozitif (n.)


possess: sahip olmak (v.)


potential: potansiyel (adj., n.)


power: güç vermek (v.)


praise: övgü; övmek (n., v.)


pregnant: hamile (adj.)


preparation: hazırlık (n.)


present: sunmak, takdim etmek (v.)


principle: ilke, prensip (n.)


priority: öncelik (n.)


privacy: gizlilik (n.)


procedure: prosedür, yöntem (n.)


process: işlemek (v.)


produce: ürün (n.)


professional: profesyonel (n.)


progress: ilerlemek (v.)


project: yansıtmak, proje çizmek (v.)


proof: kanıt (n.)


proposal: teklif, öneri (n.)


propose: önermek, evlenme teklif etmek (v.)


prospect: olasılık, beklenti (n.)


protection: koruma (n.)


psychologist: psikolog (n.)


psychology: psikoloji (n.)


publication: yayın (n.)


publish: yayınlamak (v.)


pupil: öğrenci (n.)


purchase: satın alma; satın almak (n., v.)


pure: saf, temiz (adj.)


pursue: peşinden koşmak, takip etmek (v.)


range: değişmek, uzanmak (v.)


rank: rütbe, sıra; rütbelendirmek (n., v.)


rapid: hızlı (adj.)


rapidly: hızla (adv.)


raw: çiğ, ham (adj.)


realistic: gerçekçi (adj.)


recall: hatırlamak (v.)


recover: iyileşmek, geri kazanmak (v.)


reduction: azalma, indirim (n.)


regional: bölgesel (adj.)


register: kaydolmak; kayıt (v., n.)


regret: pişman olmak; pişmanlık (v., n.)


regulation: düzenleme, yönetmelik (n.)


relatively: nispeten (adv.)


relief: rahatlama, yardım (n.)


rely: güvenmek (v.)


remark: söz, yorum; yorumlamak (n., v.)


representative: temsilci (n., adj.)


reputation: itibar (n.)


require: gerektirmek (v.)


requirement: gereksinim (n.)


rescue: kurtarmak; kurtarma (v., n.)


reserve: rezerv; rezerve etmek (n., v.)


resident: sakin (n., adj.)


resist: direnmek (v.)


resolve: çözmek (v.)


resort: tesis, çare (n.)


retain: korumak, muhafaza etmek (v.)


reveal: ortaya çıkarmak (v.)


revolution: devrim (n.)


reward: ödül; ödüllendirmek (n., v.)


rhythm: ritim (n.)


rid: kurtulmak (v.)


root: kök (n.)


routine: rutin (adj.)


rub: ovmak (v.)


rubber: kauçuk, silgi (n., adj.)


rural: kırsal (adj.)


rush: acele etmek; acele (v., n.)


satellite: uydu (n.)


satisfied: tatmin olmuş (adj.)


satisfy: tatmin etmek (v.)


saving: tasarruf (n.)


scale: ölçek (n.)


schedule: programlamak (v.)


scheme: plan, şema (n.)


scream: çığlık atmak; çığlık (v., n.)


screen: perdelemek (v.)


sector: sektör (n.)


secure: güvenli hale getirmek; güvenli (v., adj.)


seek: aramak (v.)


select: seçmek (v.)


selection: seçim (n.)


self: benlik, kendi (n.)


senior: kıdemli, üst düzey (adj.)


sensitive: hassas (adj.)


sentence: cezalandırmak (v.)


sequence: sıra, dizi (n.)


session: oturum (n.)


settle: yerleşmek, halletmek (v.)


severe: şiddetli, ağır (adj.)


shade: gölge (n.)


shadow: gölge (n.)


shame: utanç (n.)


shape: şekillendirmek (v.)


shelter: barınak; barındırmak (n., v.)


shock: şok; şok etmek (n., v.)


shocked: şok olmuş (adj.)


shooting: çekim, silahlı saldırı (n.)


shot: atış, şut (n.)


significant: önemli (adj.)


significantly: önemli ölçüde (adv.)


silence: sessizlik (n.)


silk: ipek (n.)


sincere: samimi (adj.)


slave: köle (n.)


slide: kaymak; kaydırak (v., n.)


slight: hafif (adj.)


slip: kaymak, hata yapmak (v.)


slope: yamaç; eğimli olmak (n., v.)


solar: güneş (adj.)


soul: ruh (n.)


somewhat: biraz, bir dereceye kadar (adv.)


specialist: uzman (n., adj.)


species: tür (n.)


speed: hız yapmak (v.)


spiritual: ruhsal (adj.)


split: ayırmak, bölmek; ayrılık (v., n.)


spoken: sözlü (adj.)


sponsor: sponsor olmak; sponsor (v., n.)


stable: istikrarlı (adj.)


stand: duruş, stant (n.)


stare: dik dik bakmak (v.)


status: statü (n.)


steady: istikrarlı, sabit (adj.)


steel: çelik (n.)


steep: dik (adj.)


sticky: yapışkan (adj.)


stiff: sert, katı (adj.)


stock: stok (n.)


stream: akarsu, akış (n.)


stretch: uzatmak; esneme (v., n.)


strict: katı (adj.)


strike: grev; vurmak (v., n.)


structure: yapılandırmak (v.)


struggle: mücadele etmek; mücadele (v., n.)


subject: tabi, bağlı (adj.)


submit: sunmak, teslim etmek (v.)


substance: madde (n.)


sum: toplam; toplamak (n., v.)


surround: çevrelemek (v.)


surrounding: çevreleyen (adj.)


survey: anket yapmak (v.)


suspect: şüphelenmek; şüpheli (v., n.)


swear: yemin etmek, küfretmek (v.)


switch: düğme (n.)


sympathy: sempati (n.)


tale: masal, hikaye (n.)


tank: tank (n.)


target: hedeflemek (v.)


tear1: yırtmak; yırtık (v., n.)


tear2: gözyaşı (n.)


temporary: geçici (adj.)


term: adlandırmak (v.)


therapy: terapi (n.)


threat: tehdit (n.)


threaten: tehdit etmek (v.)


thus: böylece, bu nedenle (adv.)


tone: ton (n.)


tough: zorlu, sert (adj.)


transfer: transfer etmek; transfer (v., n.)


transform: dönüştürmek (v.)


transition: geçiş (n.)


trial: deneme, yargılama (n.)


tropical: tropikal (adj.)


trouble: rahatsız etmek (v.)


truly: gerçekten (adv.)


trust: güven; güvenmek (n., v.)


tune: melodi (n.)


tunnel: tünel (n.)


ultimately: nihayetinde (adv.)


unconscious: bilinçsiz (adj.)


unexpected: beklenmedik (adj.)


unique: eşsiz (adj.)


universe: evren (n.)


unknown: bilinmeyen (adj.)


upper: üst (adj.)


upwards: yukarıya doğru (adv.)


urban: kentsel (adj.)


urge: teşvik etmek, dürtmek (v.)


vary: değişmek (v.)


vast: geniş, büyük (adj.)


venue: mekan (n.)


very: tam, gerçek (adj.)


via: aracılığıyla (prep.)


victory: zafer (n.)


visual: görsel (adj.)


vital: hayati (adj.)


vitamin: vitamin (n.)


volume: hacim, ses seviyesi (n.)


wage: ücret (n.)


weakness: zayıflık (n.)


wealth: zenginlik (n.)


wealthy: zengin (adj.)


whereas: oysa, halbuki (conj.)


whenever: her ne zaman (conj.)


whisper: fısıldamak; fısıltı (v., n.)


widely: yaygın olarak (adv.)


wildlife: yaban hayatı (n.)


willing: istekli (adj.)


wire: tel (n.)


wise: bilge (adj.)


witness: tanık; tanık olmak (n., v.)


worse: daha kötü (n.)


worst: en kötü (n.)


wound: yara; yaralamak (n., v.)


wrap: sarmak (v.)


wrong: yanlışlık (n.)


yet: henüz (conj.)


zone: bölge, kuşak (n.)