absolutely: kesinlikle, tamamen (adv.)
academic: akademik (adj.)
accommodation: konaklama (n.)
account: hesap; açıklama (n.)
act: eylem, hareket (n.)
ad: reklam (n.)
addition: ekleme, ilave (n.)
advanced: gelişmiş, ileri düzey (adj.)
advise: tavsiye etmek (v.)
aged: yaşlı, yaşlanmış (adj.)
agent: temsilci, ajan (n.)
ahead: önde, ileride (adv.)
aim: amaç, hedef; hedeflemek (v., n.)
alarm: alarm (n.)
album: albüm (n.)
alcohol: alkol (n.)
alcoholic: alkollü (adj.)
alternative: alternatif (adj.)
amazed: şaşkın (adj.)
ambition: hırs, tutku (n.)
ambitious: hırslı (adj.)
analyse: analiz etmek (v.)
analysis: analiz (n.)
announce: duyurmak (v.)
announcement: duyuru (n.)
annoy: rahatsız etmek (v.)
annoyed: rahatsız, sinirli (adj.)
annoying: rahatsız edici (adj.)
apart: ayrı (adv.)
apologize: özür dilemek (v.)
application: başvuru, uygulama (n.)
appointment: randevu, atama (n.)
appreciate: takdir etmek (v.)
approximately: yaklaşık olarak (adv.)
arrest: tutuklamak; tutuklama (v., n.)
arrival: varış (n.)
assist: yardım etmek, desteklemek (v.)
assignment: ödev, görev (n.)
atmosphere: atmosfer (n.)
attach: eklemek, iliştirmek (v.)
attitude: tutum, tavır (n.)
attract: çekmek (v.)
attraction: cazibe, çekim, ilgi çekici yer (n.)
authority: otorite, yetki (n.)
average: ortalama almak (v.)
aware: farkında (adj.)
backwards: geriye doğru (adv.)
bake: fırında pişirmek (v.)
balance: denge; dengelemek (n., v.)
ban: yasaklamak; yasak (v., n.)
bank (river): nehir kıyısı, yaka (n.)
base: taban, temel; dayandırmak (n., v.)
basic: temel, basit (adj.)
battery: pil, batarya (n.)
battle: savaş, muharebe (n.)
beauty: güzellik (n.)
bee: arı (n.)
being: varlık, oluş (n.)
belief: inanç (n.)
bell: zil, çan (n.)
bend: eğmek, bükmek; eğilme (v., n.)
benefit: fayda, yarar; yarar sağlamak (n., v.)
better: daha iyi (n.)
bite: ısırmak; ısırık (v., n.)
block: blok, engel; engellemek (n., v.)
blog: blog (n.)
board: uçağa/gemiye binmek (v.)
bomb: bomba; bombalamak (n., v.)
border: sınır (n.)
bother: rahatsız etmek, zahmet etmek (v.)
branch: dal, şube (n.)
brand: marka; markalamak (n., v.)
brave: cesur (adj.)
breath: nefes (n.)
breathe: nefes almak (v.)
breathing: nefes alma (n.)
bride: gelin (n.)
bubble: kabarcık (n.)
bury: gömmek (v.)
by: yakın (adv.)
calm: sakin; sakinleştirmek; sakinlik (adj., v., n.)
campaign: kampanya (n., v.)
campus: kampüs (n.)
candidate: aday (n.)
cap: şapka, kapak (n.)
captain: kaptan (n.)
careless: dikkatsiz (adj.)
ceiling: tavan (n.)
central: merkezi (adj.)
centre: merkeze yerleştirmek (v.)
ceremony: tören (n.)
chain: zincir (n.)
challenge: meydan okuma, zorluk (n.)
champion: şampiyon (n.)
channel: kanal (n.)
chapter: bölüm (n.)
charge: ücret, şarj; şarj etmek, suçlamak (n., v.)
cheap: ucuza (adv.)
cheat: hile yapmak; hileci (v., n.)
cheerful: neşeli (adj.)
chemical: kimyasal (adj., n.)
chest: göğüs, sandık (n.)
childhood: çocukluk (n.)
claim: iddia etmek; iddia (v., n.)
clause: yan cümle, madde (n.)
clear: temizlemek, açmak (v.)
click: tıklamak; tıklama (v., n.)
client: müşteri (n.)
climb: tırmanış (n.)
coach: eğitmek, koçluk yapmak (v.)
coal: kömür (n.)
coin: madeni para (n.)
collection: koleksiyon, toplama (n.)
coloured: renkli (adj.)
commercial: ticari; reklam (adj., n.)
commit: işlemek (suç); adamak (v.)
communication: iletişim (n.)
comparison: karşılaştırma (n.)
complex: karmaşık (adj.)
concentrate: konsantre olmak (v.)
conclude: sonuçlandırmak, varmak (v.)
conclusion: sonuç (n.)
confident: kendinden emin (adj.)
confirm: onaylamak (v.)
confuse: şaşırtmak, karıştırmak (v.)
confused: şaşkın, kafası karışık (adj.)
connection: bağlantı (n.)
consequence: sonuç, netice (n.)
consist: -den oluşmak (v.)
contact: temas, iletişim; temas kurmak (n., v.)
container: kap, konteyner (n.)
content1: içerik (n.)
continuous: sürekli (adj.)
contrast: tezat, karşıtlık; karşılaştırmak (n., v.)
convenient: uygun, elverişli (adj.)
convince: ikna etmek (v.)
cool: soğutmak (v.)
costume: kostüm (n.)
cottage: kulübe, kır evi (n.)
cotton: pamuk (n.)
count: sayım (n.)
countryside: kırsal kesim (n.)
cover: kapak, örtü (n.)
covered: kapalı, örtülü (adj.)
cream: kremalı (adj.)
criminal: suçlu (adj.)
cruel: zalim, acımasız (adj.)
cultural: kültürel (adj.)
currency: para birimi (n.)
current: mevcut, güncel (adj.)
currently: şu anda (adv.)
curtain: perde (n.)
custom: gelenek, görenek (n.)
cut: kesik, kesme (n.)
daily: günlük olarak (adv.)
damage: hasar; zarar vermek (n., v.)
decade: on yıl (n.)
decorate: dekore etmek (v.)
define: tanımlamak (v.)
definite: kesin, belirli (adj.)
definition: tanım (n.)
deliver: teslim etmek (v.)
departure: kalkış, ayrılış (n.)
despite: -e rağmen (prep.)
destination: varış yeri (n.)
determine: belirlemek (v.)
determined: kararlı (adj.)
development: geliştirme, gelişim (n.)
diagram: şema, diyagram (n.)
diamond: elmas (n.)
difficulty: zorluk (n.)
dirt: kir, toprak (n.)
disadvantage: dezavantaj (n.)
disappointed: hayal kırıklığına uğramış (adj.)
disappointing: hayal kırıklığı yaratan (adj.)
discount: indirim (n.)
dislike: hoşlanmamak; hoşnutsuzluk (v., n.)
divide: bölmek (v.)
documentary: belgesel (n.)
donate: bağışlamak (v.)
double: iki kat (adv.)
doubt: şüphe; şüphelenmek (n., v.)
drum: davul (n.)
drunk: sarhoş (adj.)
due: -den kaynaklanan, vadesi gelmiş (adj.)
dust: toz (n.)
duty: görev, vazife (n.)
eastern: doğu, doğusal (adj.)
economic: ekonomik (adj.)
economy: ekonomi (n.)
edge: kenar (n.)
editor: editör (n.)
educate: eğitmek (v.)
educated: eğitimli (adj.)
educational: eğitimsel (adj.)
effective: etkili (adj.)
effectively: etkili bir şekilde (adv.)
effort: çaba (n.)
elderly: yaşlı (adj.)
election: seçim (n.)
element: element, öge (n.)
embarrassed: utanmış (adj.)
embarrassing: utanç verici (adj.)
emergency: acil durum (n.)
emotion: duygu (n.)
employment: istihdam, iş (n.)
empty: boşaltmak (v.)
encourage: cesaretlendirmek (v.)
engaged: nişanlı, meşgul (adj.)
engineering: mühendislik (n.)
entertain: eğlendirmek (v.)
entertainment: eğlence (n.)
entrance: giriş (n.)
entry: giriş (n.)
environmental: çevresel (adj.)
episode: bölüm (dizi vb.) (n.)
equal: eşit; eşitlemek (adj., v.)
equally: eşit olarak (adv.)
escape: kaçmak; kaçış (v., n.)
essential: esas, gerekli (adj.)
eventually: sonunda (adv.)
examine: incelemek, muayene etmek (v.)
except: sadece, hariç (conj.)
exchange: takas, değişim; takas etmek (n., v.)
excitement: heyecan (n.)
expedition: keşif gezisi (n.)
expand: genişletmek (v.)
expected: beklenen (adj.)
experience: deneyimlemek (v.)
experienced: deneyimli (adj.)
experiment: deney yapmak (v.)
explode: patlamak (v.)
explosion: patlama (n.)
export: ihracat; ihraç etmek (n., v.)
extra: ilave, fazladan (n., adv.)
face: karşı karşıya kalmak (v.)
fairly: oldukça, dürüstçe (adv.)
familiar: tanıdık (adj.)
fancy: beğenmek, istemek; süslü (v., adj.)
far: uzak (adj.)
fascinating: büyüleyici (adj.)
fashionable: modaya uygun (adj.)
fasten: bağlamak, tutturmak (v.)
favour: iyilik, lütuf (n.)
fear: korkmak (v.)
feature: öne çıkarmak, yer vermek (v.)
fence: çit (n.)
fighting: dövüşme, kavga (n.)
figure: hesaplamak, düşünmek (v.)
file: dosya (n.)
financial: finansal, mali (adj.)
fire: kovmak (v.)
fixed: sabit, belirlenmiş (adj.)
flag: bayrak (n.)
flood: sel; su basmak (n., v.)
flour: un (n.)
flow: akmak; akış (v., n.)
fold: katlamak (v.)
folk: halk (n., adj.)
following: takip edenler, sonraki (n., prep.)
force: güç, kuvvet; zorlamak (n., v.)
forever: sonsuza dek (adv.)
frame: çerçeve (n., v.)
freeze: donmak (v.)
frequently: sık sık (adv.)
friendship: arkadaşlık (n.)
frighten: korkutmak (v.)
frightened: korkmuş (adj.)
frightening: korkutucu (adj.)
frozen: donmuş (adj.)
fry: kızartmak (v.)
fuel: yakıt (n.)
function: işlev (n.)
fur: kürk (n.)
further: daha ileri (adv.)
generally: genellikle (adv.)
generation: nesil (n.)
generous: cömert (adj.)
gentle: nazik, kibar (adj.)
gentleman: beyefendi (n.)
ghost: hayalet (n.)
giant: dev (adj., n.)
glad: memnun, mutlu (adj.)
go: gitme (n.)
goods: mallar, eşya (n.)
grade: not, derece (n.)
graduate: mezun; mezun olmak (n., v.)
grain: tahıl, tane (n.)
grateful: minnettar (adj.)
growth: büyüme, gelişme (n.)
guard: koruma; korumak (n., v.)
guilty: suçlu (adj.)
hand: el ile vermek (v.)
happiness: mutluluk (n.)
hardly: neredeyse hiç (adv.)
head: yönetmek, başkanlık etmek (v.)
headline: başlık (gazete) (n.)
heating: ısıtma (n.)
heavily: yoğun bir şekilde, ağır bir şekilde (adv.)
helicopter: helikopter (n.)
high: yüksek (n.)
highlight: vurgulamak; önemli nokta (v., n.)
highly: oldukça, çok (adv.)
hire: kiralamak, işe almak (v.)
historic: tarihi, önemli (adj.)
historical: tarihsel (adj.)
honest: dürüst (adj.)
honour: onur; onurlandırmak (n., v.)
horror: korku (n.)
host: ev sahibi (n.)
horrible: korkunç (adj.)
hurricane: kasırga (n.)
hurry: acele; acele etmek (n., v.)
identity: kimlik (n.)
ignore: görmezden gelmek (v.)
illegal: yasadışı (adj.)
immediate: hemen, anlık (adj.)
immigrant: göçmen (n.)
impact: etki; etkilemek (n., v.)
import: ithalat; ithal etmek (n., v.)
importance: önem (n.)
impressed: etkilenmiş (adj.)
impression: izlenim (n.)
impressive: etkileyici (adj.)
incredibly: inanılmaz derecede (adv.)
indeed: gerçekten (adv.)
indicate: belirtmek, işaret etmek (v.)
indirect: dolaylı (adj.)
indoor: kapalı alan (adj.)
indoors: içeride (adv.)
ingredient: içerik, bileşen (n.)
influence: etki; etkilemek (n., v.)
injure: yaralamak (v.)
injured: yaralı (adj.)
innocent: masum (adj.)
intelligence: zeka (n.)
intend: niyet etmek (v.)
intention: niyet (n.)
invest: yatırım yapmak (v.)
investigate: araştırmak (v.)
involved: dahil, ilgili (adj.)
iron: demir; ütülemek (n., v.)
issue: sorun, konu (n.)
IT: Bilgi Teknolojileri (n.)
judge: yargıç; yargılamak (n., v.)
keen: istekli, keskin (adj.)
key: önemli (v.)
keyboard: klavye (n.)
kick: tekmelemek; tekme (v., n.)
killing: cinayet (n.)
kind (caring): nazik, şefkatli (adj.)
knock: vurma, kapı çalma (n.)
laboratory: laboratuvar (n.)
lack: eksiklik; eksik olmak (n., v.)
label: etiket; etiketlemek (n., v.)
lay: sermek, yatırmak (v.)
layer: katman (n.)
leading: önde gelen (adj.)
legal: yasal (adj.)
leisure: boş zaman (n.)
length: uzunluk (n.)
level: düz (adj.)
lie2 (tell a lie): yalan söylemek; yalan (v., n.)
like: -gibi (n.)
limit: sınır; sınırlamak (n., v.)
literature: edebiyat (n.)
live2: canlı, yayınlanmakta (adj., adv.)
living: yaşayan; geçim (adj., n.)
local: yerel (n.)
locate: yerini belirlemek (v.)
located: yer alan (adj.)
location: konum (n.)
lonely: yalnız (adj.)
loss: kayıp (n.)
luxury: lüks (n.)
mad: deli, kızgın (adj.)
mainly: esas olarak (adv.)
management: yönetim (n.)
mall: alışveriş merkezi (n.)
map: haritalamak (v.)
marketing: pazarlama (n.)
marriage: evlilik (n.)
medium: orta (adj.)
mental: zihinsel (adj.)
mention: bahsetmek; bahsetme (v., n.)
mess: dağınıklık; dağıtmak (n., v.)
mild: ılıman, hafif (adj.)
mine (hole in the ground): maden (n.)
mix: karıştırmak; karışım (v., n.)
mixture: karışım (n.)
model: modellemek (v.)
mood: ruh hali (n.)
murder: cinayet; cinayet işlemek (n., v.)
muscle: kas (n.)
musical: müzikal (n.)
mystery: gizem (n.)
nation: ulus (n.)
native: yerli, doğal (adj., n.)
naturally: doğal olarak (adv.)
necessarily: zorunlu olarak (adv.)
need: ihtiyacı olmak (modal v.)
neither: ne o ne diğeri (adv.)
net: ağ (n.)
next: sonraki şey (n.)
nor: ne de (conj./adv.)
normal: normal (n.)
northern: kuzey, kuzeyli (adj.)
note: not almak (v.)
now: madem ki, çünkü (conj.)
nuclear: nükleer (adj.)
obvious: bariz, açık (adj.)
obviously: açıkça (adv.)
occasion: durum, vesile (n.)
official: resmi (adj.)
old-fashioned: eski moda (adj.)
once: -r ... -mez (conj.)
operation: operasyon (n.)
organizer: organizatör (n.)
organized: düzenli, organize (adj.)
original: orijinal (n.)
originally: aslen, başlangıçta (adv.)
ought: -meli, -malı (modal v.)
ours: bizimki (pron.)
outdoor: açık hava (adj.)
outdoors: dışarıda (adv.)
pack: paket (n.)
package: paket (n.)
painful: ağrılı, acı verici (adj.)
pale: solgun (adj.)
pan: tava (n.)
participate: katılmak (v.)
particularly: özellikle (adv.)
pass: geçiş, pas (n.)
path: yol, patika (n.)
payment: ödeme (n.)
peaceful: huzurlu (adj.)
percentage: yüzde (n.)
perfectly: mükemmel bir şekilde (adv.)
performance: performans, gösteri (n.)
personally: şahsen (adv.)
persuade: ikna etmek (v.)
photographer: fotoğrafçı (n.)
photography: fotoğrafçılık (n.)
pin: iğne; iğnelemek (n., v.)
pipe: boru, pipo (n.)
planning: planlama (n.)
plot: olay örgüsü (n.)
plus1: artı (prep.)
poem: şiir (n.)
poet: şair (n.)
poetry: şiir (tür) (n.)
poison: zehir; zehirlemek (n., v.)
poisonous: zehirli (adj.)
political: siyasi (adj.)
politician: politikacı (n.)
politics: siyaset (n.)
port: liman (n.)
portrait: portre (n.)
possibly: muhtemelen (adv.)
pot: tencere, saksı (n.)
pour: dökmek (v.)
poverty: yoksulluk (n.)
powder: toz (n.)
powerful: güçlü (adj.)
practical: pratik, uygulamalı (adj.)
pray: dua etmek (v.)
prayer: dua (n.)
prediction: tahmin (n.)
prepared: hazırlanmış (adj.)
press: basmak, bastırmak; basın (v., n.)
pressure: baskı, basınç (n.)
previous: önceki (adj.)
previously: önceden (adv.)
primary: birincil, temel (adj.)
prince: prens (n.)
princess: prenses (n.)
printing: baskı (n.)
prisoner: mahkum (n.)
privacy: gizlilik (n.)
private: özel (adj.)
producer: yapımcı (n.)
production: üretim (n.)
profession: meslek (n.)
profit: kar (n.)
program: programlamak (v.)
proper: uygun, doğru (adj.)
properly: düzgünce, doğru dürüst (adv.)
property: mülk, özellik (n.)
protest: protesto; protesto etmek (n., v.)
proud: gururlu (adj.)
prove: kanıtlamak (v.)
pull: çekme (n.)
punish: cezalandırmak (v.)
punishment: ceza (n.)
qualification: yeterlilik, nitelik (n.)
qualified: nitelikli (adj.)
qualify: hak kazanmak, nitelendirmek (v.)
queue: kuyruk; kuyrukta beklemek (n., v.)
quotation: alıntı (n.)
quote: alıntılamak; alıntı (v., n.)
race (people): ırk (n.)
racing: yarış (n.)
range: menzil, aralık (n.)
rare: nadir (adj.)
rarely: nadiren (adv.)
reaction: tepki (n.)
reality: gerçeklik (n.)
receipt: makbuz (n.)
recommendation: tavsiye (n.)
reflect: yansıtmak (v.)
reference: referans, kaynak (n.)
regularly: düzenli olarak (adv.)
reject: reddetmek (v.)
relate: ilişkilendirmek (v.)
related: ilgili, ilişkili (adj.)
relation: ilişki (n.)
relative: akraba; göreceli (adj., n.)
relaxed: rahatlamış (adj.)
relaxing: rahatlatıcı (adj.)
release: serbest bırakmak; sürüm (v., n.)
reliable: güvenilir (adj.)
religion: din (n.)
religious: dini (adj.)
remain: kalmak (v.)
remind: hatırlatmak (v.)
remote: uzak (adj.)
rent: kira; kiralamak (n., v.)
repair: tamir (n.)
repeat: tekrar (n.)
repeated: tekrarlanan (adj.)
represent: temsil etmek (v.)
request: talep etmek (v.)
reservation: rezervasyon (n.)
resource: kaynak (n.)
responsibility: sorumluluk (n.)
responsible: sorumlu (adj.)
result: sonuçlanmak (v.)
retire: emekli olmak (v.)
retired: emekli (adj.)
revise: gözden geçirmek (v.)
ring2: zil sesi (n.)
rise: yükseliş, artış (n.)
risk: risk; riske atmak (n., v.)
robot: robot (n.)
roll: yuvarlamak; rulo (v., n.)
romantic: romantik (adj.)
root: kök (n.)
rope: ip, halat (n.)
rough: pürüzlü, kaba (adj.)
row1: sıra (n.)
royal: kraliyet (adj.)
rugby: ragbi (n.)
rule: kural koymak, yönetmek (v.)
safety: güvenlik (n.)
sail: yelken (n.)
sailor: denizci (n.)
sample: örnek; örneklemek (n., v.)
sand: kum (n.)
scan: taramak (v.)
scientific: bilimsel (adj.)
script: senaryo (n.)
sculpture: heykel (n.)
secondary: ikincil (adj.)
sector: sektör (n.)
seed: tohum (n.)
seek: aramak, peşinde olmak (v.)
sensible: mantıklı, makul (adj.)
separate: ayırmak (v.)
seriously: ciddi olarak (adv.)
servant: hizmetçi (n.)
set (put): kurmak, koymak (v.)
set (group): takım, set (n.)
setting: ayar, ortam (n.)
sex: cinsiyet (n.)
sexual: cinsel (adj.)
shake: sallama (n.)
share: pay; paylaşmak (n.)
sharp: keskin (adj.)
shelf: raf (n.)
shell: kabuk (n.)
shift: vardiya; değiştirmek (n., v.)
shine: parlamak (v.)
shiny: parlak (adj.)
shy: utangaç (adj.)
sight: görme, manzara (n.)
signal: sinyal; sinyal vermek (n., v.)
silent: sessiz (adj.)
silly: aptalca (adj.)
similarity: benzerlik (n.)
similarly: benzer şekilde (adv.)
simply: sadece, basitçe (adv.)
since: o zamandan beri (adv.)
sink: batmak (v.)
slide: kaymak; kaydırak (v., n.)
slightly: hafifçe (adv.)
slow: yavaşlamak (v.)
smart: akıllı, şık (adj.)
smooth: pürüzsüz (adj.)
software: yazılım (n.)
soil: toprak (n.)
solid: katı, sağlam (adj., n.)
southern: güney, güneyli (adj.)
specifically: özellikle (adv.)
spending: harcama (n.)
spirit: ruh, maneviyat (n.)
spring: fırlamak (v.)
spot: leke, nokta; fark etmek (n., v.)
stadium: stadyum (n.)
staff: personel (n.)
standard: standart (n., adj.)
state: ifade etmek, belirtmek (adj., v.)
statistic: istatistik (n.)
statue: heykel (n.)
stick (push into/attach): yapıştırmak (v.)
stick (piece of wood): çubuk (n.)
still: hareketsiz, sakin (adj.)
store: depolamak, saklamak (v.)
stranger: yabancı (n.)
strength: güç, kuvvet (n.)
strongly: kuvvetle, şiddetle (adv.)
studio: stüdyo (n.)
stuff: eşya, şey; doldurmak (n., v.)
sudden: ani (adj.)
suffer: acı çekmek (v.)
suitable: uygun (adj.)
summarize: özetlemek (v.)
summary: özet (n.)
supply: tedarik; tedarik etmek (n., v.)
supporter: destekçi (n.)
surface: yüzey (n.)
survive: hayatta kalmak (v.)
switch: değiştirmek (v.)
symptom: semptom, belirti (n.)
tail: kuyruk (n.)
talent: yetenek (n.)
talented: yetenekli (adj.)
tape: bant, teyp (n.)
tax: vergi; vergilendirmek (n., v.)
technique: teknik (n.)
tend: eğiliminde olmak (v.)
tent: çadır (n.)
theirs: onlarınki (pron.)
theme: tema (n.)
theory: teori (n.)
though: -e rağmen; ancak (conj., adv.)
throat: boğaz (n.)
throughout: boyunca, her yerinde (prep./adv.)
tight: sıkı (adj.)
till: -e kadar (conj./prep.)
time: zamanlamak, süre tutmak (v.)
tin: teneke, konserve kutusu (n.)
tiny: minik, ufacık (adj.)
tip: bahşiş vermek (v.)
toe: ayak parmağı (n.)
total: toplam; tamamen (adj., n.)
totally: tamamen (adv.)
tour: tur yapmak (v.)
trade: ticaret; ticaret yapmak (n., v.)
translate: tercüme etmek (v.)
translation: tercüme (n.)
transport: taşımak (v.)
treat: davranmak, tedavi etmek (v.)
treatment: tedavi (n.)
trend: eğilim, trend (n.)
trick: hile; hile yapmak (n., v.)
try: deneme (n.)
tube: tüp, boru (n.)
tyre: lastik (n.)
ugly: çirkin (adj.)
unable: yapamaz (adj.)
uncomfortable: rahatsız (adj.)
underwear: iç çamaşırı (n.)
unemployed: işsiz (adj.)
unemployment: işsizlik (n.)
unfair: adaletsiz (adj.)
union: sendika, birlik (n.)
unlike: -den farklı olarak (prep.)
unlikely: düşük ihtimalli (adj.)
unnecessary: gereksiz (adj.)
unpleasant: hoş olmayan (adj.)
upon: üzerine (prep.)
update: güncellemek; güncelleme (v., n.)
upset: üzgün, bozuk; üzmek (adj., v.)
used1: kullanılmış (adj.)
used2: alışkın (adj.)
valuable: değerli (adj.)
value: değer; değer vermek (n., v.)
various: çeşitli (adj.)
view: görmek, bakmak (v.)
viewer: izleyici (n.)
violent: şiddetli (adj.)
volunteer: gönüllü; gönüllü olmak (n., v.)
vote: oy; oy vermek (n., v.)
warm: ısıtmak (v.)
warn: uyarmak (v.)
warning: uyarı (n.)
waste: israf; israf etmek; gereksiz (n., v., adj.)
water: sulamak (v.)
wave: el sallamak (v.)
weapon: silah (n.)
weigh: tartmak, ağırlığında olmak (v.)
western: batı, batılı (adj.)
whatever: her neyse (det./pron.)
whenever: ne zaman (conj.)
whether: olup olmadığı (conj.)
while: süre, an (n.)
whole: bütün (n.)
whom: kimi (pron.)
will: irade, vasiyet (n.)
wing: kanat (n.)
within: içinde (prep.)
wonder: merak etmek; merak (v., n.)
wool: yün (n.)
worse: daha kötü (adv.)
worst: en kötü (adv.)
worth: değerinde (adj.)
written: yazılı (adj.)
wrong: yanlış (adv.)
yard: avlu, yarda (n.)
youth: gençlik (n.)