A2 SEVİYE İNGİLİZCE KELİMELER (The Oxford 3000™)

 ability: yetenek, beceri (n.)


able: yapabilen, muktedir (adj.)


abroad: yurt dışında, dışarıda (adv.)


accept: kabul etmek (v.)


accident: kaza (n.)


according to: -e göre (prep.)


achieve: başarmak, elde etmek (v.)


act: hareket etmek, rol yapmak (v.)


active: aktif, etken (adj.)


actually: aslında, gerçekten (adv.)


adult: yetişkin (adj.)


after: sonra (conj., adv.)


ah: ah (ünlem) (exclam.)


airline: havayolu şirketi (n.)


alive: canlı (adj.)


all: tamamen, hepsi (adv.)


all right: tamam, peki; iyi (adj./adv., exclam.)


allow: izin vermek (v.)


almost: neredeyse, hemen hemen (adv.)


alone: yalnız, tek başına (adj./adv.)


along: boyunca; ileriye (prep., adv.)


already: zaten, çoktan (adv.)


alternative: alternatif (n.)


although: rağmen, karşın (conj.)


among: arasında (prep.)


amount: miktar (n.)


ancient: antik, kadim (adj.)


ankle: ayak bileği (n.)


any: hiç (adv.)


anybody: herhangi biri (pron.)


any more: artık (adv.)


anyway: her neyse, zaten (adv., pron.)


anywhere: herhangi bir yer (adv., pron.)


app: uygulama (n.)


appear: görünmek, ortaya çıkmak (v.)


appearance: görünüş (n.)


apply: başvurmak, uygulamak (v.)


architect: mimar (n.)


architecture: mimari (n.)


argue: tartışmak (v.)


argument: tartışma (n.)


army: ordu (n.)


arrange: düzenlemek, ayarlamak (v.)


arrangement: düzenleme, ayarlama (n.)


as: -dığı gibi, iken (adv., conj.)


asleep: uykuda (adj.)


assistant: asistan, yardımcı (n., adj.)


athlete: atlet, sporcu (n.)


attack: saldırı; saldırmak (n., v.)


attend: katılmak, devam etmek (v.)


attention: dikkat, özen (n., exclam.)


attractive: çekici (adj.)


audience: izleyici, seyirci (n.)


author: yazar (n.)


available: mevcut, müsait (adj.)


average: ortalama (adj., n.)


avoid: kaçınmak (v.)


award: ödül (n.)


awful: berbat, korkunç (adj.)


back: geri, arka (adj.)


background: arka plan (n.)


badly: kötü bir şekilde (adv.)


bar: bar, çubuk (n.)


baseball: beyzbol (n.)


based: dayalı (adj.)


basketball: basketbol (n.)


bean: fasulye, bakla (n.)


bear (animal): ayı (n.)


beat: yenmek, vurmak (v.)


beef: sığır eti (n.)


before: önce (conj., adv.)


behave: davranmak (v.)


behaviour: davranış (n.)


belong: ait olmak (v.)


belt: kemer (n.)


best: en iyi (adv., n.)


better: daha iyi (adv.)


between: arasında (adv.)


billion: milyar (number)


bin: çöp kutusu (n.)


biology: biyoloji (n.)


biscuit: bisküvi, kurabiye (n.)


bit: biraz (n.)


blood: kan (n.)


blow: üflemek, esmek (v.)


board: tahta, kurul (n.)


boil: kaynamak, kaynatmak (v.)


bone: kemik (n.)


book: rezervasyon yapmak (v.)


borrow: ödünç almak (v.)


boss: patron (n.)


bottom: alt, dip (n., adj.)


bowl: kase (n.)


brain: beyin (n.)


bridge: köprü (n.)


bright: parlak, zeki (adj.)


brilliant: zekice, parlak (adj.)


broken: kırık (adj.)


brush: fırçalamak; fırça (v., n.)


burn: yanmak, yakmak (v.)


businessman: iş insanı (erkek) (n.)


button: düğme (n.)


can2: kutu, teneke (n.)


camp: kamp; kamp yapmak (n., v.)


camping: kamp yapma (n.)


care: özen, dikkat; önemsemek (n., v.)


careful: dikkatli (adj.)


carefully: dikkatlice (adv.)


carpet: halı (n.)


cartoon: çizgi film (n.)


case: durum, dava, kılıf (n.)


cash: nakit para (n.)


castle: kale (n.)


catch: yakalamak (v.)


cause: neden, sebep; neden olmak (n., v.)


celebrate: kutlamak (v.)


celebrity: ünlü (kişi) (n.)


certain: kesin, belirli (adj.)


certainly: kesinlikle (adv.)


check: kontrol (n.)


chef: aşçı (n.)


chemistry: kimya (n.)


chip: cips, yonga (n.)


choice: seçim (n.)


cigarette: sigara (n.)


circle: daire, çevre; daire içine almak (n., v.)


classical: klasik (adj.)


clear: açık, net (adj.)


clearly: açıkça, net bir şekilde (adv.)


clever: zeki, akıllı (adj.)


close2: yakın (adj.)


closed: kapalı (adj.)


clothing: giyim, kıyafet (n.)


cloud: bulut (n.)


coach: koç (n.)


code: kod (n.)


colleague: meslektaş (n.)


collect: toplamak (v.)


column: sütun (n.)


comedy: komedi (n.)


comfortable: rahat, konforlu (adj.)


communicate: iletişim kurmak (v.)


community: topluluk (n.)


compete: rekabet etmek (v.)


competition: yarışma, rekabet (n.)


completely: tamamen (adv.)


condition: durum, koşul (n.)


conference: konferans (n.)


connect: bağlamak (v.)


connected: bağlantılı (adj.)


contain: içermek (v.)


context: bağlam (n.)


continent: kıta (n.)


continue: devam etmek (v.)


control: kontrol; kontrol etmek (n., v.)


cook: aşçı (n.)


cooker: ocak, fırın (n.)


copy: kopya; kopyalamak (n., v.)


corner: köşe (n.)


correctly: doğru bir şekilde (adv.)


couple: çift, birkaç (n.)


crazy: çılgın (adj.)


credit: kredi (n.)


crime: suç (n.)


criminal: suçlu (n.)


cross: geçmek; çarpı, haç (v., n.)


crowd: kalabalık (n.)


crowded: kalabalık (adj.)


cry: ağlamak (v.)


cupboard: dolap (n.)


curly: kıvırcık (adj.)


cycle: döngü, bisiklet; bisiklete binmek (n., v.)


daily: günlük (adj.)


danger: tehlike (n.)


dark: karanlık (n.)


data: veri (n.)


dead: ölü (adj.)


deal: anlaşmak, dağıtmak (v.)


dear: canım, sevgili (ünlem) (exclam.)


death: ölüm (n.)


decision: karar (n.)


deep: derin (adj.)


definitely: kesinlikle (adv.)


degree: derece (n.)


dentist: diş hekimi (n.)


department: departman, bölüm (n.)


depend: bağlı olmak (v.)


desert: çöl (n.)


destroy: yok etmek (v.)


detective: dedektif (n.)


develop: geliştirmek, gelişmek (v.)


device: cihaz, aygıt (n.)


diary: günlük, ajanda (n.)


digital: dijital (adj.)


direct: doğrudan (adj.)


direction: yön (n.)


director: yönetmen, müdür (n.)


disagree: aynı fikirde olmamak (v.)


disappear: kaybolmak (v.)


disaster: felaket (n.)


discover: keşfetmek (v.)


discovery: keşif (n.)


discussion: tartışma (n.)


disease: hastalık (n.)


divorced: boşanmış (adj.)


document: belge (n.)


double: çift, iki kat (adj., det., pron., v.)


download: indirmek; indirme (v., n.)


downstairs: alt kat (adj.)


drama: drama (n.)


drawing: çizim (n.)


dream: rüya, hayal; rüya görmek (n., v.)


drive: araba yolculuğu (n.)


driving: sürüş (n.)


drop: düşürmek, damla (v.)


drug: ilaç, uyuşturucu (n.)


dry: kuru; kurutmak (adj., v.)


earn: kazanmak (para) (v.)


earth: dünya (n.)


easily: kolayca (adv.)


education: eğitim (n.)


electric: elektrikli (adj.)


electrical: elektriksel (adj.)


electricity: elektrik (n.)


electronic: elektronik (adj.)


either: ikisinden biri (det./pron., adv.)


employ: istihdam etmek, çalıştırmak (v.)


employee: çalışan, işçi (n.)


employer: işveren (n.)


ending: son (n.)


energy: enerji (n.)


engine: motor (n.)


engineer: mühendis (n.)


enormous: devasa, kocaman (adj.)


enter: girmek (v.)


equipment: ekipman, donanım (n.)


error: hata (n.)


especially: özellikle (adv.)


essay: deneme (n.)


everyday: günlük (adj.)


everywhere: her yerde (adv.)


evidence: kanıt (n.)


exact: tam, kesin (adj.)


exactly: tam olarak (adv.)


excellent: mükemmel (adj.)


except: hariç, dışında (prep.)


exist: var olmak (v.)


expect: ummak, beklemek (v.)


experience: deneyim (n.)


experiment: deney (n.)


expert: uzman (n., adj.)


express: ifade etmek (v.)


expression: ifade (n.)


extreme: aşırı (adj.)


extremely: son derece (adv.)


factor: faktör, etken (n.)


factory: fabrika (n.)


fail: başarısız olmak (v.)


fair: adil, dürüst (adj.)


fall: düşüş, sonbahar (n.)


fan: hayran, pervane (n.)


farming: çiftçilik (n.)


fashion: moda (n.)


fat: yağ (n.)


fear: korku (n.)


feature: özellik (n.)


feed: beslemek (v.)


female: dişi, kadın (adj., n.)


fiction: kurgu (n.)


field: alan, tarla (n.)


figure: figür, rakam (n.)


film: film çekmek (v.)


final: final (n.)


finally: sonunda (adv.)


finger: parmak (n.)


finish: bitiş, son (n.)


firstly: öncelikle (adv.)


fish: balık avlamak (v.)


fishing: balıkçılık (n.)


fit: uymak, uygun olmak; uygun (v., adj.)


flat: düz (adj.)


flu: grip (n.)


fly: sinek (n.)


flying: uçma (n., adj.)


focus: odaklanmak; odak (v., n.)


following: sonraki, takip eden (adj.)


foreign: yabancı (adj.)


forest: orman (n.)


fork: çatal (n.)


formal: resmi (adj.)


fortunately: neyse ki, şans eseri (adv.)


forward: ileri, öne (adv.)


free: serbestçe, bedavaya (adv.)


fresh: taze (adj.)


fridge: buzdolabı (n.)


frog: kurbağa (n.)


fun: eğlenceli (adj.)


furniture: mobilya (n.)


further: daha ileri, daha öte (adj.)


future: gelecek (adj.)


gallery: galeri (n.)


gas: gaz, benzin (n.)


gate: kapı, geçit (n.)


general: genel (adj.)


gift: hediye (n.)


goal: amaç, gol (n.)


god: tanrı (n.)


gold: altın (n., adj.)


golf: golf (n.)


good: iyi şey (n.)


government: hükümet (n.)


grass: çim, ot (n.)


greet: selamlamak (v.)


ground: zemin, yer (n.)


guest: misafir (n.)


guide: rehber; rehberlik etmek (n., v.)


gun: silah (n.)


guy: adam, herif (n.)


habit: alışkanlık (n.)


half: yarım (adv.)


happily: mutlu bir şekilde (adv.)


have: -miş olmak (yardımcı fiil) (auxiliary v.)


headache: baş ağrısı (n.)


heart: kalp (n.)


heat: ısı; ısıtmak (n., v.)


heavy: ağır (adj.)


height: yükseklik, boy (n.)


helpful: yardımsever (adj.)


hers: onunkiler (kadın için) (pron.)


herself: kendisi (kadın için) (pron.)


hero: kahraman (n.)


high: yüksekte (adv.)


himself: kendisi (erkek için) (pron.)


his: onunkiler (erkek için) (pron.)


hit: vurmak; vuruş (v., n.)


hockey: hokey (n.)


hold: tutmak (v.)


hole: delik (n.)


home: ev (adj.)


hope: umut (n.)


huge: kocaman (adj.)


human: insana ait; insan (adj., n.)


hurt: incitmek, acıtmak; incinmiş (v., adj.)


ideal: ideal (adj.)


identify: tanımlamak (v.)


ill: hasta (adj.)


illness: hastalık (n.)


image: görüntü, resim (n.)


immediately: hemen, derhal (adv.)


impossible: imkansız (adj.)


included: dahil edilmiş (adj.)


including: dahil (prep.)


increase: artmak; artış (v., n.)


independent: bağımsız (adj.)


individual: birey; bireysel (n., adj.)


industry: endüstri (n.)


informal: gayriresmi, samimi (adj.)


injury: yaralanma (n.)


insect: böcek (n.)


inside: içinde; içeriye (prep., adv., n., adj.)


instruction: talimat (n.)


instructor: eğitmen (n.)


instrument: enstrüman, alet (n.)


intelligent: zeki (adj.)


international: uluslararası (adj.)


introduction: giriş, tanışma (n.)


invent: icat etmek (v.)


invention: icat (n.)


invitation: davet (n.)


invite: davet etmek (v.)


involve: içermek, dahil etmek (v.)


instead: yerine (adv.)


itself: kendisi (cansız/hayvan için) (pron.)


item: madde, kalem (n.)


jam: reçel; sıkışıklık (n.)


jazz: caz (n.)


jewellery: mücevher (n.)


joke: şaka; şaka yapmak (n., v.)


journalist: gazeteci (n.)


jump: zıplamak; zıplama (v., n.)


kid: çocuk (n.)


kill: öldürmek (v.)


king: kral (n.)


knee: diz (n.)


knife: bıçak (n.)


knock: çalmak (kapıyı) (v.)


knowledge: bilgi (n.)


lab: laboratuvar (n.)


lady: hanımefendi (n.)


lake: göl (n.)


lamp: lamba (n.)


land: inmek, karaya çıkmak (v.)


laptop: dizüstü bilgisayar (n.)


last1: son olarak (adv., n.)


last1 (taking time): sürmek (v.)


later: sonraki, daha sonraki (adj.)


laughter: kahkaha (n.)


law: hukuk, yasa (n.)


lawyer: avukat (n.)


lead1: yol göstermek, liderlik etmek (v.)


leader: lider (n.)


learning: öğrenme (n.)


least: en az (det./pron., adv.)


lecture: ders, konferans; ders vermek (n., v.)


lemon: limon (n.)


lend: ödünç vermek (v.)


less: daha az (det./pron., adv.)


level: seviye (n.)


lifestyle: yaşam tarzı (n.)


lift: kaldırmak; asansör (v., n.)


light (not heavy): hafif (adj.)


likely: muhtemel (adj.)


link: bağlantı; bağlamak (n., v.)


listener: dinleyici (n.)


little: az (adv.)


lock: kilitlemek; kilit (v., n.)


look: bakış (n.)


lorry: kamyon (n.)


lost: kayıp, kaybolmuş (adj.)


loud: yüksek sesli (adj., adv.)


loudly: yüksek sesle (adv.)


lovely: hoş, sevimli (adj.)


low: düşük (adj., adv.)


luck: şans (n.)


lucky: şanslı (adj.)


mail: posta; postalamak (n., v.)


major: ana, büyük (adj.)


male: erkek (adj., n.)


manage: yönetmek, başarmak (v.)


manager: yönetici (n.)


manner: tavır, tarz (n.)


material: malzeme, materyal (n.)


mathematics: matematik (n.)


maths: matematik (n.)


matter: mesele, madde; önemli olmak (n., v.)


may: -ebilir, -abilir (modal v.)


media: medya (n.)


medical: tıbbi (adj.)


medicine: ilaç, tıp (n.)


memory: hafıza (n.)


metal: metal (n.)


method: yöntem (n.)


middle: orta (n., adj.)


might: -ebilir, -abilir (modal v.)


mine (belongs to me): benimki (pron.)


mirror: ayna (n.)


missing: kayıp, eksik (adj.)


mobile: mobil, hareketli (adj., n.)


monkey: maymun (n.)


moon: ay (n.)


mostly: çoğunlukla (adv.)


motorcycle: motosiklet (n.)


movement: hareket (n.)


musical: müzikal (adj.)


musician: müzisyen (n.)


myself: kendim (pron.)


narrow: dar (adj.)


national: ulusal (adj.)


nature: doğa (n.)


nearly: neredeyse (adv.)


necessary: gerekli (adj.)


neck: boyun (n.)


need: ihtiyaç (n.)


neither: hiçbiri (det./pron.)


network: ağ (n.)


noise: gürültü (n.)


noisy: gürültülü (adj.)


none: hiçbiri (pron.)


normal: normal (adj.)


normally: normalde (adv.)


notice: fark etmek; ilan, dikkat (v., n.)


novel: roman (n.)


nowhere: hiçbir yerde (adv.)


number: numaralandırmak (v.)


nut: fındık, somun (n.)


ocean: okyanus (n.)


offer: teklif etmek; teklif (v., n.)


officer: memur, subay (n.)


oil: yağ, petrol (n.)


onto: üzerine (prep.)


opportunity: fırsat (n.)


option: seçenek (n.)


ordinary: sıradan (adj.)


organization: organizasyon, kuruluş (n.)


organize: organize etmek, düzenlemek (v.)


original: orijinal, özgün (adj.)


ourselves: kendimiz (pron.)


outside: dışarıda, dış (prep., noun., adj.)


oven: fırın (n.)


owner: sahip (n.)


pack: paketlemek, doldurmak (v.)


pain: ağrı (n.)


painter: ressam, boyacı (n.)


palace: saray (n.)


pants: pantolon (n.)


parking: park etme (n.)


pass: geçmek (v.)


passenger: yolcu (n.)


patient: hasta (n.)


pattern: desen (n.)


pay: ödeme (n.)


penny: kuruş (n.)


per: başına, her (prep.)


per cent: yüzde (n., adj./adv.)


perhaps: belki (adv.)


perform: performans sergilemek, yapmak (v.)


personality: kişilik (n.)


pet: evcil hayvan (n.)


petrol: benzin (n.)


physical: fiziksel (adj.)


physics: fizik (n.)


pilot: pilot (n.)


planet: gezegen (n.)


plastic: plastik (n., adj.)


plate: tabak (n.)


platform: platform, peron (n.)


please: memnun etmek (v.)


pleased: memnun, hoşnut (adj.)


pocket: cep (n.)


polite: kibar (adj.)


pollution: kirlilik (n.)


pop: pop (müzik) (n., adj.)


population: nüfus (n.)


position: pozisyon, konum (n.)


possession: sahip olunan şey (n.)


possibility: olasılık (n.)


poster: poster (n.)


power: güç (n.)


predict: tahmin etmek (v.)


prevent: önlemek (v.)


printer: yazıcı (n.)


prison: hapishane (n.)


process: süreç (n.)


produce: üretmek (v.)


professional: profesyonel (adj.)


professor: profesör (n.)


profile: profil (n.)


program: program (n.)


promise: söz vermek; söz (v., n.)


pronounce: telaffuz etmek (v.)


protect: korumak (v.)


provide: sağlamak (v.)


pub: pub, meyhane (n.)


public: halk; kamusal (adj., n.)


pull: çekmek (v.)


purpose: amaç (n.)


push: itmek (v.)


quality: kalite (n.)


quantity: miktar (n.)


queen: kraliçe (n.)


question: soru sormak (v.)


quietly: sessizce (adv.)


race (competition): yarış; yarışmak (n., v.)


railway: demiryolu (n.)


raise: yükseltmek, zam yapmak (v.)


rate: oran (n.)


rather: daha doğrusu, aksine (adv.)


reach: ulaşmak (v.)


react: tepki vermek (v.)


realize: fark etmek, anlamak (v.)


receive: almak (v.)


recent: son, yeni (adj.)


recently: son zamanlarda (adv.)


reception: resepsiyon (n.)


recipe: yemek tarifi (n.)


recognize: tanımak (v.)


recommend: tavsiye etmek (v.)


record: kayıt; kaydetmek (n., v.)


recording: kayıt (n.)


recycle: geri dönüştürmek (v.)


reduce: azaltmak (v.)


refer: başvurmak, atıfta bulunmak (v.)


refuse1: reddetmek (v.)


region: bölge (n.)


regular: düzenli (adj.)


relationship: ilişki (n.)


remove: kaldırmak, çıkarmak (v.)


repair: tamir etmek (v.)


replace: değiştirmek, yerine koymak (v.)


reply: cevap vermek; cevap (v., n.)


report: rapor etmek (v.)


reporter: muhabir (n.)


request: istek (n.)


research: araştırma; araştırma yapmak (n., v.)


researcher: araştırmacı (n.)


respond: yanıt vermek (v.)


response: yanıt (n.)


rest (remaining part): geri kalan kısım (n.)


rest (sleep/relax): dinlenme; dinlenmek (n., v.)


review: inceleme; incelemek (n., v.)


ride: yolculuk (n.)


ring1: yüzük (n.)


ring2: çalmak (telefon/zil) (v.)


rise: yükselmek (v.)


rock (stone): kaya (n.)


rock (music): rock (müzik) (n.)


role: rol (n.)


roof: çatı (n.)


round: yuvarlak; etrafında (adj., adv., prep.)


route: güzergah (n.)


rubbish: çöp (n.)


rude: kaba (adj.)


run: koşu (n.)


runner: koşucu (n.)


running: koşma (n.)


sadly: üzülerek (adv.)


safe: güvenli (adj.)


sail: yelken açmak (v.)


sailing: yelkencilik (n.)


salary: maaş (n.)


sale: satış (n.)


sauce: sos (n.)


save: kurtarmak, biriktirmek (v.)


scared: korkmuş (adj.)


scary: korkutucu (adj.)


scene: sahne (n.)


schedule: program, çizelge (n.)


score: puan almak; skor, puan (v., n.)


screen: ekran (n.)


search: arama; aramak (n., v.)


season: mevsim (n.)


seat: koltuk, oturacak yer (n.)


secondly: ikinci olarak (adv.)


secret: gizli; sır (adj., n.)


secretary: sekreter (n.)


seem: görünmek, gibi gelmek (v.)


sense: anlam, his (n.)


separate: ayrı (adj.)


series: dizi, seri (n.)


serious: ciddi (adj.)


serve: servis yapmak, hizmet etmek (v.)


service: servis, hizmet (n.)


several: birkaç (det./pron.)


shake: sallamak (v.)


shall: -ecek, -acak (modal v.)


shape: şekil (n.)


sheet: çarşaf, levha (n.)


ship: gemi (n.)


shoulder: omuz (n.)


shout: bağırmak; bağırma (v., n.)


shut: kapamak; kapalı (v., adj.)


side: taraf, yan (n.)


sign: işaret, tabela; imzalamak (n., v.)


silver: gümüş (n., adj.)


simple: basit (adj.)


since: -den beri, -den bu yana (prep., conj.)


singing: şarkı söyleme (n.)


single: bekar, tek (adj., n.)


sir: bay (n.)


site: yer, site (n.)


size: boyut (n.)


ski: kayak yapmak; kayak (v., n.)


skiing: kayak yapma (n.)


skin: deri, cilt (n.)


sleep: uyku (n.)


slowly: yavaşça (adv.)


smartphone: akıllı telefon (n.)


smell: koklamak; koku (v., n.)


smile: gülümsemek; gülümseme (v., n.)


smoke: duman; sigara içmek (n., v.)


smoking: sigara içme (n.)


soap: sabun (n.)


soccer: futbol (n.)


social: sosyal (adj.)


society: toplum (n.)


sock: çorap (n.)


soft: yumuşak (adj.)


soldier: asker (n.)


solution: çözüm (n.)


solve: çözmek (v.)


somewhere: bir yerde (adv., pron.)


sort: çeşit, tür (n.)


source: kaynak (n.)


speaker: konuşmacı, hoparlör (n.)


specific: özel, belirli (adj.)


speech: konuşma (n.)


speed: hız (n.)


spider: örümcek (n.)


square: kare; meydan (adj., n.)


stage: sahne, aşama (n.)


star: başrol oynamak (v.)


start: başlangıç (n.)


state: durum, eyalet (n.)


steal: çalmak (v.)


step: adım (n.)


stone: taş (n.)


store: mağaza, dükkan (n.)


storm: fırtına (n.)


straight: düz, doğruca (adv., adj.)


strange: tuhaf, garip (adj.)


strategy: strateji (n.)


stress: stres; vurgulamak (n., v.)


structure: yapı (n.)


stupid: aptal (adj.)


succeed: başarılı olmak (v.)


successful: başarılı (adj.)


suddenly: aniden (adv.)


suggest: önermek (v.)


suggestion: öneri (n.)


suit: takım elbise (n.)


support: desteklemek; destek (v., n.)


suppose: varsaymak, sanmak (v.)


sure: kesinlikle (adv.)


surprise: sürpriz; şaşırtmak (n., v.)


surprised: şaşırmış (adj.)


surprising: şaşırtıcı (adj.)


survey: anket (n.)


sweet: tatlı; şeker (adj., n.)


symbol: sembol (n.)


system: sistem (n.)


tablet: tablet (n.)


talk: konuşma (n.)


target: hedef (n.)


task: görev (n.)


taste: tat; tatmak (n., v.)


teaching: öğretim (n.)


technology: teknoloji (n.)


teenage: ergenlik (adj.)


teenager: ergen, genç (n.)


temperature: sıcaklık, derece (n.)


term: terim, dönem (n.)


text: mesaj atmak (v.)


themselves: kendileri (pron.)


thick: kalın (adj.)


thief: hırsız (n.)


thin: ince, zayıf (adj.)


thinking: düşünme (n.)


third: üçüncü (n.)


throw: atmak (v.)


tidy: düzenli; toplamak (adj., v.)


tie: bağlamak; kravat, bağ (v., n.)


tip: ipucu, bahşiş (n.)


tool: araç, alet (n.)


top: üst, zirve (n., adj.)


tour: tur (n.)


tourism: turizm (n.)


towards: -e doğru (prep.)


towel: havlu (n.)


tower: kule (n.)


toy: oyuncak (n., adj.)


track: iz, yol (n.)


train: eğitmek, antrenman yapmak (v.)


trainer: eğitmen, spor ayakkabısı (n.)


training: eğitim, antrenman (n.)


transport: ulaşım (n.)


traveller: gezgin, yolcu (n.)


trouble: sorun (n.)


truck: kamyon (n.)


twin: ikiz (n., adj.)


typical: tipik (adj.)


underground: yeraltı; yer altında (adj., adv.)


understanding: anlama (n.)


unfortunately: maalesef (adv.)


unhappy: mutsuz (adj.)


uniform: üniforma (n.)


united: birleşmiş (adj.)


unusual: alışılmadık (adj.)


use: kullanım (n.)


used to: eskiden yapardı (modal v.)


user: kullanıcı (n.)


usual: olağan, normal (adj.)


valley: vadi (n.)


van: minibüs (n.)


variety: çeşitlilik (n.)


vehicle: araç, taşıt (n.)


view: manzara, görüş (n.)


virus: virüs (n.)


voice: ses (n.)


war: savaş (n.)


wash: yıkama (n.)


washing: yıkama (n.)


wave: dalga (n.)


weak: zayıf (adj.)


web: ağ (n.)


wedding: düğün (n.)


weight: ağırlık (n.)


welcome: hoş geldin (n.)


wet: ıslak (adj.)


wheel: tekerlek (n.)


while: iken (conj.)


whole: bütün (adj.)


whose: kimin (det./pron.)


wide: geniş (adj.)


wild: vahşi (adj.)


wind1: rüzgar (n.)


winner: kazanan (n.)


wood: odun, tahta (n.)


wooden: tahta (adj.)


working: çalışan (adj.)


worried: endişeli (adj.)


worry: endişelenmek (v.)


worse: daha kötü (adj.)


worst: en kötü (adj.)


wow: vay canına (exclam.)


yet: henüz, ama (adv.)


yours: sizinki, seninki (pron.)


zero: sıfır (number)