A1 SEVİYE İNGİLİZCE KELİMELER (The Oxford 3000™)

 a, an: bir (belirsizlik takısı) (indefinite article)


about: hakkında, yaklaşık (prep., adv.)


above: üstünde, yukarıda (prep., adv.)


across: karşısında, karşıdan karşıya (prep., adv.)


action: eylem, hareket (n.)


activity: etkinlik, faaliyet (n.)


actor: erkek oyuncu (n.)


actress: kadın oyuncu (n.)


add: eklemek, toplamak (v.)


address: adres (n.)


adult: yetişkin (n.)


afraid: korkmuş, çekinen (adj.)


after: sonra (prep.)


again: tekrar, yine (adv.)


ago: önce (adv.)


agree: katılmak, anlaşmak (v.)


air: hava (n.)


airport: havaalanı (n.)


all: tüm, hepsi (det., pron.)


also: de, da, ayrıca (adv.)


always: her zaman (adv.)


and: ve (conj.)


another: bir diğeri, başka bir (det./pron.)


answer: cevap, yanıt; cevaplamak (n., v.)


anyone: herhangi biri, kimse (pron.)


anything: herhangi bir şey (pron.)


apartment: daire, apartman dairesi (n.)


apple: elma (n.)


April: Nisan (n.)


area: alan, bölge (n.)


arm: kol (n.)


around: etrafında, çevresinde, yaklaşık (prep., adv.)


arrive: varmak, ulaşmak (v.)


art: sanat (n.)


article: makale; (dilbilgisinde) tanım edatı (n.)


as: olarak, gibi (prep.)


ask: sormak, istemek (v.)


at: -de, -da (prep.)


August: Ağustos (n.)


aunt: teyze, hala (n.)


autumn: sonbahar (n.)


away: uzakta, uzağa (adv.)


baby: bebek (n.)


back: sırt, arka; geri (n., adv.)


bad: kötü (adj.)


bag: çanta (n.)


ball: top (n.)


banana: muz (n.)


band: müzik grubu, bant (n.)


bank (money): banka (n.)


bath: banyo (n.)


bathroom: banyo, tuvalet (n.)


be: olmak (v., auxiliary v.)


beach: plaj, sahil (n.)


beautiful: güzel (adj.)


because: çünkü (conj.)


become: olmak, haline gelmek (v.)


bed: yatak (n.)


bedroom: yatak odası (n.)


before: önce (prep.)


begin: başlamak (v.)


beginning: başlangıç (n.)


behind: arkasında; geride (prep., adv.)


believe: inanmak (v.)


below: aşağıda, altında (adv., prep.)


bicycle: bisiklet (n.)


big: büyük (adj.)


bike: bisiklet (n.)


bill: fatura, hesap (n.)


bird: kuş (n.)


birthday: doğum günü (n.)


black: siyah (adj., n.)


blog: blog (n.)


blonde: sarışın (adj.)


blue: mavi (adj., n.)


boat: tekne, sandal (n.)


body: vücut, beden (n.)


book: kitap (n.)


boot: bot, çizme (n.)


bored: sıkılmış (adj.)


boring: sıkıcı (adj.)


born: doğmak (v.)


both: her ikisi, ikisi de (det./pron.)


bottle: şişe (n.)


box: kutu (n.)


boy: erkek çocuk (n.)


boyfriend: erkek arkadaş (n.)


bread: ekmek (n.)


break: kırmak, mola; mola, ara (v., n.)


breakfast: kahvaltı (n.)


bring: getirmek (v.)


brother: erkek kardeş (n.)


brown: kahverengi (adj., n.)


build: inşa etmek (v.)


building: bina, yapı (n.)


bus: otobüs (n.)


business: iş (n.)


busy: meşgul, yoğun (adj.)


but: ama, fakat (conj.)


butter: tereyağı (n.)


buy: satın almak (v.)


by: tarafından, yanında, ile (prep.)


bye: güle güle, hoşça kal (exclam.)


cafe: kafe (n.)


cake: pasta, kek (n.)


call: aramak, seslenmek; çağrı (v., n.)


camera: kamera, fotoğraf makinesi (n.)


can1: -ebilmek, -abilmek (modal v.)


cannot: yapamamak, edememek (v.)


capital: başkent; büyük harf; sermaye (n., adj.)


car: araba, otomobil (n.)


card: kart (n.)


career: kariyer (n.)


carry: taşımak (v.)


carrot: havuç (n.)


cat: kedi (n.)


CD: CD (n.)


cent: sent (n.)


centre: merkez (n.)


century: yüzyıl (n.)


chair: sandalye (n.)


change: değiştirmek; değişiklik, bozuk para (v., n.)


cheap: ucuz (adj.)


cheese: peynir (n.)


chicken: tavuk (n.)


child: çocuk (n.)


chocolate: çikolata (n.)


choose: seçmek (v.)


cinema: sinema (n.)


city: şehir (n.)


class: sınıf, ders (n.)


classroom: sınıf (derslik) (n.)


clean: temiz; temizlemek (adj., v.)


clock: saat (n.)


close1: kapatmak, kapamak (v.)


clothes: giysiler, kıyafetler (n.)


club: kulüp (n.)


coat: ceket, palto (n.)


coffee: kahve (n.)


cold: soğuk; soğuk algınlığı (adj., n.)


college: kolej, yüksekokul (n.)


colour: renk (n.)


come: gelmek (v.)


common: yaygın, ortak (adj., n.)


company: şirket, arkadaşlık (n.)


compare: karşılaştırmak (v.)


complete: tam, eksiksiz; tamamlamak (adj., v.)


computer: bilgisayar (n.)


concert: konser (n.)


conversation: sohbet, konuşma (n.)


cook: yemek pişirmek (v.)


cooking: aşçılık, yemek pişirme (n.)


cool: serin, havalı (adj.)


correct: doğru; düzeltmek (adj., v.)


cost: maliyet, ücret; mal olmak (n., v.)


could: -ebilirdi, -ebilmek (modal v.)


country: ülke, kırsal kesim (n.)


course: kurs, ders (n.)


cousin: kuzen (n.)


cow: inek (n.)


cream: krema, krem (n.)


create: oluşturmak, yaratmak (v.)


cup: fincan, kupa (n.)


customer: müşteri (n.)


cut: kesmek (v.)


dad: baba (n.)


dance: dans; dans etmek (n., v.)


dancer: dansçı (n.)


dancing: dans etme (n.)


dangerous: tehlikeli (adj.)


dark: karanlık (adj.)


date: tarih; hurma (n.)


daughter: kız çocuk, kız evlat (n.)


day: gün (n.)


December: Aralık (n.)


decide: karar vermek (v.)


delicious: lezzetli (adj.)


describe: tarif etmek, betimlemek (v.)


description: açıklama, tarif (n.)


design: tasarım; tasarlamak (n., v.)


desk: masa (n.)


dictionary: sözlük (n.)


die: ölmek (v.)


diet: diyet (n.)


difference: fark (n.)


different: farklı (adj.)


difficult: zor (adj.)


dinner: akşam yemeği (n.)


dish: yemek, tabak (n.)


do1: yapmak (v., auxiliary v.)


doctor: doktor (n.)


dog: köpek (n.)


dollar: dolar (n.)


door: kapı (n.)


down: aşağı; aşağıya (adv., prep.)


downstairs: alt kat, aşağıya (adv.)


draw: çizmek (v.)


dress: elbise; giyinmek (n., v.)


drink: içecek; içmek (n., v.)


drive: araba kullanmak, sürmek (v.)


driver: şoför, sürücü (n.)


during: sırasında, boyunca (prep.)


DVD: DVD (n.)


each: her bir (det./pron./adv.)


ear: kulak (n.)


early: erken (adj., adv.)


easy: kolay (adj.)


eat: yemek yemek (v.)


eight: sekiz (number)


eighteen: on sekiz (number)


eighty: seksen (number)


egg: yumurta (n.)


elephant: fil (n.)


eleven: on bir (number)


else: başka (adv.)


email: e-posta; e-posta göndermek (n., v.)


end: son; bitmek, sonlandırmak (n., v.)


enjoy: zevk almak, keyfini çıkarmak (v.)


enough: yeterli (det., pron., adv.)


euro: avro (n.)


even: bile, dahi (adv.)


evening: akşam (n.)


event: etkinlik, olay (n.)


ever: hiç (adv.)


every: her (det.)


everybody: herkes (pron.)


everyone: herkes (pron.)


everything: her şey (pron.)


exam: sınav (n.)


example: örnek (n.)


exciting: heyecan verici (adj.)


exercise: egzersiz; egzersiz yapmak (n., v.)


expensive: pahalı (adj.)


explain: açıklamak (v.)


extra: ilave, ekstra (adj.)


eye: göz (n.)


face: yüz; yüzleşmek (n., v.)


fact: gerçek, olgu (n.)


fall: düşmek (v.)


false: yanlış, hatalı (adj.)


family: aile (n., adj.)


famous: ünlü (adj.)


fantastic: harika, fantastik (adj.)


far: uzak (adv.)


farm: çiftlik (n.)


farmer: çiftçi (n.)


fast: hızlı (adj., adv.)


fat: şişman, yağlı (adj.)


father: baba (n.)


favourite: favori, en sevilen (adj., n.)


feel: hissetmek (v.)


feeling: his, duygu (n.)


few: az, birkaç (det./adj., pron.)


fifteen: on beş (number)


fifth: beşinci (number)


fifty: elli (number)


fill: doldurmak (v.)


film: film (n.)


final: son, nihai (adj.)


find: bulmak (v.)


fine: iyi, güzel (adj.)


fire: ateş, yangın (n.)


first: birinci, ilk (det./number, adv.)


five: beş (number)


flat: daire, apartman dairesi (n.)


flight: uçuş (n.)


floor: zemin, kat (n.)


flower: çiçek (n.)


fly: uçmak (v.)


food: yiyecek, yemek (n.)


foot: ayak (n.)


football: futbol (n.)


for: için (prep.)


form: form, şekil; oluşturmak (n., v.)


forty: kırk (number)


four: dört (number)


fourteen: on dört (number)


fourth: dördüncü (number)


frame: çerçeve (n., v.)


free: özgür, bedava (adj.)


Friday: Cuma (n.)


friend: arkadaş (n.)


friendly: arkadaş canlısı, samimi (adj.)


from: -den, -dan (prep.)


front: ön (n., adj.)


fruit: meyve (n.)


full: dolu, tok (adj.)


fun: eğlence (n.)


funny: komik (adj.)


future: gelecek (n.)


game: oyun (n.)


garden: bahçe (n.)


geography: coğrafya (n.)


get: almak, edinmek, olmak (v.)


girl: kız, kız çocuk (n.)


girlfriend: kız arkadaş (n.)


give: vermek (v.)


glass: cam, bardak (n.)


go: gitmek (v.)


good: iyi (adj.)


goodbye: güle güle, hoşça kal (exclam./n.)


great: harika, büyük (adj.)


green: yeşil (adj., n.)


grey: gri (adj., n.)


group: grup (n.)


grow: büyümek, yetiştirmek (v.)


guess: tahmin etmek; tahmin (v., n.)


guitar: gitar (n.)


gym: spor salonu (n.)


hair: saç (n.)


half: yarım (n., det./pron.)


hand: el (n.)


happen: olmak, meydana gelmek (v.)


happy: mutlu (adj.)


hard: zor, sert; sıkı (adj., adv.)


hate: nefret etmek (v.)


have: sahip olmak (v., auxiliary v.)


have to: zorunda olmak (modal v.)


he: o (erkek için) (pron.)


head: baş, kafa (n.)


health: sağlık (n.)


healthy: sağlıklı (adj.)


hear: duymak (v.)


hello: merhaba (exclam./n.)


help: yardım; yardım etmek (v., n.)


her: onu, ona; onun (kadın için) (pron., det.)


here: burada, buraya (adv.)


hey: hey (ünlem) (exclam.)


hi: merhaba (ünlem) (exclam.)


high: yüksek (adj.)


him: onu, ona (erkek için) (pron.)


his: onun (erkek için) (det.)


history: tarih (n.)


hobby: hobi (n.)


holiday: tatil (n.)


home: ev; evde, eve (n., adv.)


homework: ev ödevi (n.)


hope: ummak (v.)


horse: at (n.)


hospital: hastane (n.)


hot: sıcak (adj.)


hotel: otel (n.)


hour: saat (süre) (n.)


house: ev (n.)


how: nasıl (adv.)


hundred: yüz (number)


hungry: aç (adj.)


husband: koca, eş (n.)


I: ben (pron.)


ice: buz (n.)


ice cream: dondurma (n.)


idea: fikir, düşünce (n.)


if: eğer (conj.)


imagine: hayal etmek (v.)


important: önemli (adj.)


improve: geliştirmek, iyileştirmek (v.)


in: içinde, içeri (prep., adv.)


include: dahil etmek, içermek (v.)


information: bilgi (n.)


internet: internet (n.)


interview: röportaj, mülakat; röportaj yapmak (n., v.)


into: içine (prep.)


introduce: tanıtmak (v.)


it: o (cansız/hayvan için) (pron.)


its: onun (cansız/hayvan için) (det.)


jacket: ceket (n.)


January: Ocak (n.)


jeans: kot pantolon (n.)


job: iş, meslek (n.)


join: katılmak (v.)


journey: yolculuk (n.)


juice: meyve suyu (n.)


July: Temmuz (n.)


June: Haziran (n.)


just: sadece, az önce (adv.)


keep: tutmak, saklamak (v.)


key: anahtar, önemli (n., adj.)


kilometre: kilometre (n.)


kind (type): tür, çeşit (n.)


kitchen: mutfak (n.)


know: bilmek, tanımak (v.)


land: kara, toprak (n.)


language: dil (n.)


large: büyük (adj.)


last1 (final): son, geçen (det.)


late: geç (adj., adv.)


later: daha sonra (adv.)


laugh: gülmek; gülüş (v., n.)


learn: öğrenmek (v.)


left: sol; ayrılmak (adj., adv., n.)


leg: bacak (n.)


lesson: ders (n.)


let: izin vermek (v.)


letter: mektup; harf (n.)


library: kütüphane (n.)


lie1: yalan söylemek (v.)


life: hayat, yaşam (n.)


light (from the sun/a lamp): ışık; açık renkli, hafif (n., adj.)


like (similar): gibi (prep.)


like (find sb/sth pleasant): beğenmek, sevmek (v.)


line: çizgi, sıra (n.)


listen: dinlemek (v.)


little: küçük, az (adj., det./pron.)


live1: yaşamak (v.)


local: yerel (adj.)


long1: uzun (adj., adv.)


look: bakmak (v.)


lose: kaybetmek (v.)


lot: çok, bir sürü (pron., det., adv.)


love: aşk, sevgi; sevmek (n., v.)


lunch: öğle yemeği (n.)


machine: makine (n.)


magazine: dergi (n.)


main: ana, temel (adj.)


make: yapmak, oluşturmak (v.)


man: adam, erkek (n.)


many: çok, birçok (det./pron.)


map: harita (n.)


March: Mart (n.)


match (contest/correspond): maç, kibrit; uymak (n., v.)


May: Mayıs (n.)


maybe: belki (adv.)


me: beni, bana (pron.)


meal: öğün, yemek (n.)


mean: anlamına gelmek, demek istemek (v.)


meaning: anlam (n.)


meat: et (n.)


meet: buluşmak, tanışmak (v.)


meeting: toplantı (n.)


member: üye (n.)


menu: menü (n.)


message: mesaj (n.)


metre: metre (n.)


midnight: gece yarısı (n.)


milk: süt (n.)


million: milyon (number)


minute1: dakika (n.)


miss: kaçırmak, özlemek (v.)


mistake: hata (n.)


model: model (n.)


modern: modern, çağdaş (adj.)


moment: an, saniye (n.)


Monday: Pazartesi (n.)


money: para (n.)


month: ay (n.)


more: daha fazla (det./pron., adv.)


morning: sabah (n.)


most: en, çoğu (det./pron., adv.)


mother: anne (n.)


mountain: dağ (n.)


mouse: fare (n.)


mouth: ağız (n.)


move: hareket etmek, taşınmak (v.)


movie: film (n.)


much: çok (det./pron., adv.)


mum: anne (n.)


music: müzik (n.)


must: zorunda olmak (modal v.)


my: benim (det.)


name: isim; isim vermek (n., v.)


natural: doğal (adj.)


near: yakın (prep., adj., adv.)


negative: olumsuz, negatif (adj.)


neighbour: komşu (n.)


never: asla, hiçbir zaman (adv.)


new: yeni (adj.)


news: haberler (n.)


newspaper: gazete (n.)


next: sonraki, gelecek (adj., adv.)


next to: yanında (prep.)


nice: hoş, güzel (adj.)


night: gece (n.)


nine: dokuz (number)


nineteen: on dokuz (number)


ninety: doksan (number)


no: hayır; hiçbir (exclam., det.)


no one: hiç kimse (pron.)


nobody: hiç kimse (pron.)


north: kuzey (n., adj., adv.)


nose: burun (n.)


not: değil (adv.)


note: not (n.)


nothing: hiçbir şey (pron.)


November: Kasım (n.)


now: şimdi (adv.)


number: sayı, numara (n.)


nurse: hemşire (n.)


object: nesne, cisim (n.)


o’clock: saat (adv.)


October: Ekim (n.)


of: -nın, -nin (prep.)


off: kapalı, uzakta (adv., prep.)


often: sık sık (adv.)


oh: ah, oh (exclam.)


OK: tamam, iyi (exclam., adj./adv.)


old: yaşlı, eski (adj.)


on: üzerinde, açık (prep., adv.)


once: bir kere, bir zamanlar (adv.)


one: bir; biri (number/det., pron.)


onion: soğan (n.)


online: çevrimiçi, internette (adj., adv.)


only: sadece, tek (adj., adv.)


opposite: karşıt, zıt; karşısında (adj., adv., prep., n.)


or: veya, ya da (conj.)


orange: portakal; turuncu (n., adj.)


order: sipariş, sıra; sipariş vermek (n., v.)


other: diğer, başka (adj./pron.)


our: bizim (det.)


out: dışarı (adv./prep.)


over: üzerinde, bitmiş (prep., adv.)


own: kendi (adj./pron.)


page: sayfa (n.)


paint: boyamak; boya (v., n.)


painting: resim, tablo (n.)


pair: çift (n.)


paper: kağıt, gazete (n.)


paragraph: paragraf (n.)


parent: ebeveyn (n.)


park: park; park etmek (n., v.)


part: kısım, parça (n.)


partner: ortak, eş (n.)


party: parti (n.)


passport: pasaport (n.)


past: geçmiş (adj., n., prep.)


pay: ödemek (v.)


pen: tükenmez kalem (n.)


pencil: kurşun kalem (n.)


people: insanlar (n.)


pepper: biber, karabiber (n.)


perfect: mükemmel (adj.)


person: kişi (n.)


personal: kişisel (adj.)


phone: telefon; telefon etmek (n., v.)


photo: fotoğraf (n.)


photograph: fotoğraf (n.)


phrase: ifade, kelime grubu (n.)


piano: piyano (n.)


picture: resim, fotoğraf (n.)


piece: parça (n.)


pig: domuz (n.)


pink: pembe (adj., n.)


place: yer (n.)


plan: plan; planlamak (n., v.)


plane: uçak (n.)


plant: bitki (n.)


play: oynamak; oyun (v., n.)


player: oyuncu (n.)


please: lütfen (exclam.)


point: nokta, puan (n.)


police: polis (n.)


policeman: polis memuru (n.)


pool: havuz (n.)


poor: fakir, zayıf (adj.)


popular: popüler, yaygın (adj.)


positive: olumlu, pozitif (adj.)


post: postalamak; posta (n., v.)


potato: patates (n.)


pound: sterlin (para birimi) (n.)


practice: uygulama, pratik (n.)


practise: pratik yapmak, uygulamak (v.)


prefer: tercih etmek (v.)


prepare: hazırlamak (v.)


present: mevcut; hediye, şimdiki zaman (adj., n.)


pretty: hoş, güzel; oldukça (adj., adv.)


price: fiyat (n.)


problem: sorun, problem (n.)


product: ürün (n.)


programme: program (n.)


project: proje (n.)


probably: muhtemelen (adv.)


put: koymak (v.)


quarter: çeyrek (n.)


question: soru (n.)


quick: hızlı (adj.)


quickly: hızlıca (adv.)


quiet: sessiz (adj.)


quite: oldukça, epeyce (adv.)


radio: radyo (n.)


rain: yağmur; yağmur yağmak (n., v.)


read: okumak (v.)


reader: okuyucu (n.)


reading: okuma (n.)


ready: hazır (adj.)


real: gerçek (adj.)


really: gerçekten (adv.)


reason: sebep, neden (n.)


red: kırmızı (adj., n.)


relax: rahatlamak (v.)


remember: hatırlamak (v.)


repeat: tekrarlamak (v.)


report: rapor (n.)


restaurant: restoran (n.)


result: sonuç (n.)


return: geri dönmek; dönüş (v., n.)


rice: pirinç (n.)


rich: zengin (adj.)


ride: binmek (v.)


right: sağ; doğru; hak (adj., adv., n.)


river: nehir (n.)


road: yol (n.)


room: oda (n.)


routine: rutin (n.)


rule: kural (n.)


run: koşmak; çalıştırmak (v.)


sad: üzgün (adj.)


salad: salata (n.)


salt: tuz (n.)


same: aynı (adj., pron., adv.)


sandwich: sandviç (n.)


Saturday: Cumartesi (n.)


say: söylemek (v.)


school: okul (n.)


science: bilim (n.)


scientist: bilim insanı (n.)


sea: deniz (n.)


second1 (next after the first): ikinci (det./number)


second1 (unit of time): saniye (n.)


section: bölüm, kısım (n.)


see: görmek (v.)


sell: satmak (v.)


send: göndermek (v.)


sentence: cümle (n.)


September: Eylül (n.)


seven: yedi (number)


seventeen: on yedi (number)


seventy: yetmiş (number)


she: o (kadın için) (pron.)


sheep: koyun (n.)


shirt: gömlek (n.)


shoe: ayakkabı (n.)


shop: dükkan, mağaza; alışveriş yapmak (n., v.)


shopping: alışveriş (n.)


short: kısa (adj.)


should: -meli, -malı (modal v.)


show: göstermek; gösteri (v., n.)


shower: duş (n.)


sick: hasta (adj.)


similar: benzer (adj.)


sing: şarkı söylemek (v.)


singer: şarkıcı (n.)


sister: kız kardeş (n.)


sit: oturmak (v.)


situation: durum (n.)


six: altı (number)


sixteen: on altı (number)


sixty: altmış (number)


skill: beceri, yetenek (n.)


skirt: etek (n.)


sleep: uyumak (v.)


slow: yavaş (adj.)


small: küçük (adj.)


snake: yılan (n.)


snow: kar; kar yağmak (n., v.)


so: bu yüzden, çok (adv., conj.)


some: bazı, biraz (det., pron.)


somebody: birisi (pron.)


someone: birisi (pron.)


something: bir şey (pron.)


sometimes: bazen (adv.)


son: erkek çocuk, oğul (n.)


song: şarkı (n.)


soon: yakında (adv.)


sorry: üzgün; affedersiniz (adj., exclam.)


sound: ses; kulağa gelmek (n., v.)


soup: çorba (n.)


south: güney (n., adj., adv.)


space: uzay, boşluk, yer (n.)


speak: konuşmak (v.)


special: özel (adj.)


spell: hecelemek (v.)


spelling: yazım, heceleme (n.)


spend: harcamak (v.)


sport: spor (n.)


spring: ilkbahar; yay (n.)


star: yıldız (n.)


start: başlamak (v.)


station: istasyon, durak (n.)


statement: ifade, beyan (n.)


stay: kalmak (v.)


still: hala, sabit (adv.)


stop: durmak; durak, duruş (v., n.)


story: hikaye, öykü (n.)


street: cadde, sokak (n.)


strong: güçlü (adj.)


student: öğrenci (n.)


study: çalışma; ders çalışmak (n., v.)


subject: konu, ders (n.)


success: başarı (n.)


sugar: şeker (n.)


summer: yaz (n.)


sun: güneş (n.)


Sunday: Pazar (n.)


supermarket: süpermarket (n.)


sure: emin, kesin (adj.)


sweater: kazak (n.)


swim: yüzmek (v.)


swimming: yüzme (n.)


table: masa (n.)


take: almak, götürmek (v.)


tall: uzun (boy) (adj.)


taxi: taksi (n.)


tea: çay (n.)


teach: öğretmek (v.)


teacher: öğretmen (n.)


telephone: telefon; telefon etmek (n., v.)


television: televizyon (n.)


tell: söylemek, anlatmak (v.)


ten: on (number)


tennis: tenis (n.)


terrible: korkunç, berbat (adj.)


test: test, sınav; test etmek (n., v.)


text: metin, mesaj (n.)


than: -den, -dan daha (conj.)


thank: teşekkür etmek (v.)


thanks: teşekkürler (exclam., n.)


that: şu, o (det., pron., conj.)


the: - (belirlilik takısı) (definite article)


theatre: tiyatro (n.)


their: onların (det.)


them: onları, onlara (pron.)


then: sonra, o zaman (adv.)


there: orada, oraya (adv.)


they: onlar (pron.)


thing: şey (n.)


think: düşünmek (v.)


thirsty: susamış (adj.)


thirteen: on üç (number)


thirty: otuz (number)


this: bu (det./pron.)


thousand: bin (number)


three: üç (number)


through: içinden, aracılığıyla (prep., adv.)


Thursday: Perşembe (n.)


ticket: bilet (n.)


time: zaman; süre; zamanlamak (n., v.)


tired: yorgun (adj.)


title: başlık, unvan (n.)


to: -e, -a (edat, mastar belirteci) (prep., infinitive marker)


today: bugün (adv., n.)


toilet: tuvalet (n.)


tomato: domates (n.)


tomorrow: yarın (adv., n.)


too: çok, de, da (adv.)


tooth: diş (n.)


town: kasaba, şehir (n.)


traffic: trafik (n.)


train: tren (n.)


travel: seyahat etmek; seyahat (v., n.)


tree: ağaç (n.)


trip: gezi, seyahat (n.)


true: doğru, gerçek (adj.)


try: denemek, çalışmak (v.)


T-shirt: tişört (n.)


Tuesday: Salı (n.)


turn: dönmek; sıra (v., n.)


TV: televizyon (n.)


twelve: on iki (number)


twenty: yirmi (number)


twice: iki kez (adv.)


two: iki (number)


type: tür, çeşit (n.)


umbrella: şemsiye (n.)


under: altında (prep., adv.)


understand: anlamak (v.)


uncle: amca, dayı (n.)


until: -e kadar (conj./prep.)


up: yukarı (adv., prep.)


usually: genellikle (adv.)


vacation: tatil (n.)


vegetable: sebze (n.)


very: çok (adv.)


video: video (n.)


village: köy (n.)


visit: ziyaret etmek; ziyaret (v., n.)


visitor: ziyaretçi (n.)


wait: beklemek (v.)


waiter: garson (n.)


wake: uyanmak (v.)


walk: yürümek; yürüyüş (v., n.)


wall: duvar (n.)


want: istemek (v.)


warm: ılık, sıcak (adj.)


wash: yıkamak; yıkama (v., n.)


watch: izlemek; saat (v., n.)


water: su (n.)


way: yol, yöntem (n.)


we: biz (pron.)


wear: giymek (v.)


weather: hava durumu (n.)


website: web sitesi (n.)


Wednesday: Çarşamba (n.)


week: hafta (n.)


weekend: hafta sonu (n.)


welcome: hoş geldiniz; ağırlamak; hoş (exclam., v., adj.)


well: iyi; kuyu (adv., adj., exclam.)


west: batı (n., adj., adv.)


what: ne, hangi (pron./det.)


when: ne zaman (adv., pron., conj.)


where: nerede, nereye (adv., conj.)


which: hangi, hangisi (pron./det.)


white: beyaz (adj., n.)


who: kim, kimi (pron.)


will: -ecek, -acak (modal v.)


win: kazanmak (v.)


window: pencere (n.)


wine: şarap (n.)


winter: kış (n.)


with: ile, birlikte (prep.)


without: -sız, -siz, olmadan (prep.)


woman: kadın (n.)


wonderful: harika (adj.)


word: kelime (n.)


work: çalışmak; iş (v., n.)


worker: işçi (n.)


world: dünya (n.)


write: yazmak (v.)


writer: yazar (n.)


writing: yazı (n.)


wrong: yanlış, hatalı (adj.)


yeah: evet (exclam.)


year: yıl (n.)


yellow: sarı (adj., n.)


yes: evet (exclam.)


yesterday: dün (adv., n.)


you: sen, siz (pron.)


your: senin, sizin (det.)


yourself: kendini, kendin (pron.)