eveeet, tabii ki de ne yersen o’sun. ama ben bugün başka bir “sen”e odaklanacağım. çünkü hayatını şekillendiren, sadece tabağına koydukların değil; evinde ve çevrende zihnine aldıkların da.
hayatını şekillendiren ilk temeli ailen atar. onların sahip oldukları bakış açıları, dinledikleri müzikler, izledikleri filmler, tv programları, sevdikleri şeyler ve davranış biçimleri senin benliğini inşa etmeye başlar. sen daha farkına varmadan, zihninde bir temel oluşur. ama burada iş bitmez. zihnine yalnızca aile değil, aynı zamanda yaşadığın ülke ve üzerinde egemen olan hakim güç de müdahale eder.
akşam eve geldiğinde aile ortamında ne izleniyor? birlikte alınan kararlarda hangi değerler öne çıkıyor? aralarındaki sohbetlerde hangi kalıplar tekrarlanıyor? işte tüm bunlar, bilinçaltına farkında olmadan yerleşir ve seçimlerini yönlendirir.
türkiye’de yıllardır dikkat çeken popüler dizilerin ve programların gündemine bakarsak; genellikle bir ağa, lider düzeni veya itaat kültürü, fikrin önemsenmediği boyun eğme alışkanlığı; kılıç, silah ve kavga/dövüş gibi şiddet unsurları; ya da zenginlik veya cinselliğin ön planda olduğu hayatlar öne çıkıyor. böyle bir izleme kültüründen doğan karakter tipleri de bellidir: şiddete meyilli, kendi fikrinin değerini bilmeyen, itaat etmeye alışkın bireyler ya da gösteriş veya zenginlik peşinde koşan özentiliğe sürüklenen kişiler.
dinlediğimiz müziklerde de tablo farklı değildir. kendi kültüründen uzak, taklitçi yapılar; arabesk ya da rap üzerinden beslenen isyankar ama çıkışsız ruh halleri. kendi sesini yaratmak yerine, dışarıdan kopyalanmış kalıplarla varlığını yok sayan bir çizgi hakim.
okumak ve düşünmek zaten zahmetli bir iş. çoğu ailenin evinde okuma kültürü yok. olsa da genellikle tek bir kitaba indirgenmiş bir dünya görüşü (çoğunlukla dini kitaplar) çerçevesinde döner durur. bu da kişinin zihinsel penceresini daraltır, farklı düşünceleri deneyimleme şansını elinden alır ve onu verilmiş olana razı eden bir düzene hapseder.
elbette ne yediğin de önemlidir. sürekli karbonhidrat ve basit şekerlerle beslenip liften, mineralden, vitaminlerden ve proteinden uzak bir yaşam sürdüğünde beynin zamanla yavaşlar. Buna hareketsizliği de eklediğinde, zihnin ve bedenin tükenmenin eşiğine gelir.
tüm bunların (ailenin verdikleri, ülkenin dayattıkları, hakim gücün yönlendirdikleri; izlediklerin, dinlediklerin, sevdiklerin, okudukların ve yediklerinin) kombinasyonu senin kimliğine büyük bir etki yapar. ama asıl mesele şu: sana sunulan, hazır kalıpların dışına çıkabilme cesaretin var mı?
çünkü gerçek benliğini inşa etmenin yolu, hiçbir inancı, kalıbı ve yargıyı doğrudan kabul etmeden; sorgulayarak, iradeni kullanarak, kendi aklınla bir yol açmaktan geçer. “Başka bir sen” ancak özgür irade ile doğar.
ve unutma: sana verilenle yetinmek kolaydır. ama sorgulamak, değiştirmek, kendi yolunu açmak...
işte bu, gerçek karakterin ve benliğin olur.
![]() |
Photo by Etty Fidele on Unsplash |