MÜZİK TERÖRÜ

bir zamanlar gençliğin verdiği heyecan ile müziğe son sesini veriyor ve halet-i ruhiyeme göre seviniyorum, hüzünleniyorum, aşkımı kuvvetlendiriyordum. derken, babam bağırıyor "kıs şunun sesini", "kapat şunu", mecburen kısıyor ya da kapatıyordum. bu böyle bir süre tekrarladı, ben de zaman içinde müzikten uzaklaştım. aradan yıllar geçtikten sonra, babama hak da vermedim değil. çünkü, her yerde ciddi bir müzik terörü söz konusu. o günlerde de o müzik terörünü ben estiriyormuşum evde, farkında değildim.

lise yıllarımda bugünküne benzer melankolik bir rap müzik furyası vardı. nedense bir türlü ısınamadım rap müzik türüne. kaldı ki, müzik olarak da tanımlarkan biraz üzülüyorum rap müziği. dijital bir kaydın üzerine hızlıca söylenen, çoğunlukla enstrüman dahi kullanılmayan bu şey bana müzik gelmiyor. müzik olup, olmadığı konusunu çok fazla konuşmadan atlayalım. o dönemlerde yeni yeni farkına varmaya başlıyordum müzik terörünün, sokağa çıktığımızda helozanları kesilmiş, çelik jantlı bir grup şahinli, bmwli tayfa dinledikleri rap, arabesk türü müzikleri sokakların duvarlarında yankılattırıyordu, ağır bir dram söz konusuydu. biri gidip, biri geliyordu. müzik terörü kulaklarımı tırmalıyordu.

üniversite çağına gelmiştim; kayıt esnasında tanıştığım iki arkadaş ile eve çıkmıştım. şans işte, bu arkadaşlar da haluk levent'in arkasında çalan müzisyen iki eski arkadaştı. iyi müzik yapıyorlardı, zaman zaman evde oturup kendimize bir şeyler hazırlardık, onlarda keyiflice müzik yapardı, dinlerdik. aradan zaman geçti işin rengi değişti; ev bildiğin gürültü çöplüğüne döndü. o sevdiğim müzikler artık hiç de keyifli gelmiyordu. kitap okuyamıyordum, ders çalışamıyordum, oturup bir şeyler izleyemiyordum. vakti gelmişti bu gürültü çöplüğünden ayrılmanın. önemli olan derslerimdi, okumam gereken kitaptı ve ben de oradan ayrıldım.

işe başladım; oda arkadaşım sanki kendi dinlediği müzik en dinlenesi müzikmiş gibi açıp, etrafa dinlettirmeyi pek seviyordu bir çok insan gibi. müzik terörü devam ediyordu. en nihayetinde o kişiyi uyardım ve kulaklık takması gerektiğini söyledim, terörden kurtuldum. sonra baktım ki kendisi de pek dinlemez oldu artık. sanki amacı, müziği kendisinin dinlemesi değil, başkasına dinlettirmekmiş gibi.

müzik dinlemeyi elbet seviyorum ama asla bokunu çıkarmıyorum. müziği teröre döndürmüyorum. gürültü çöplüğüne dönmüş kapalı alan konserlerine gitmeyi pek tercih etmiyorum.
müziği seviyorum diyen kişi dahi, kendi tarzı olmayan müziklere sürekli maruz kaldığında rahatsız oluyordur, eminim. bu gürültü çöplüğüne, müzik terörüne bir çok kişi maruz kalıyor. herkesin dinlediği müzik kendine güzel, bu yüzden kimseyi dinlediğiniz müziğe maruz bırakmayın...

kulakları tıkama ile ilgili görsel sonucu