GÖBEKLİTEPE, DEVLET, SINIRLAR VE İDEAL DEVLET

insan, ilkel yaşamdan, bitkileri evcilleştirip özellikle sulak bölgelerde (mezopotamya bölgesi) yerleşik hayata geçmeye başladıktan sonra öncelikle kabileler, köyler, şeflikler, şehirler ve en sonunda bir çok şehiri içine alan devletler kurma ihtiyacı hissetmiş ve ilk devletlerini kurmuştur.
bu ilk şehirler ve devletler bizim de ülkemizin bir bölümünü içine aldığı mezopotamya bölgesi içerisinde kurulmuştur. bunun en önemli kanıtı insanlık tarihine dair keşfedilmiş en eski yapı olan şanlıurfadaki 12.000 yıllık göbeklitepe'dir.
göbeklitepe, yapılan kazı çalışmaları ve keşifler sonucunda bir inanç merkezi olduğuna dair büyük kanıtlar elde edildi.
insanlar yerleşik hayata geçtikten sonra inanç merkezlerini, topraklarını, ailelerini korumak ve güven içinde tutmaya çalışmışlardır. bunlar sonucunda devlet doğal bir gereksinim olarak doğmuştur.
göbeklitepe'nin de oranın insanları tarafından diğer tehditlere karşı korunmak amacıyla toprakla yerin altına gömüldüğü, saklanıldığı söylenmektedir.
yerleşik hayata geçmiş insanlar zaman içerisinde sosyalleşmiş ve aralarında bir birlik oluşturmuştur. günümüzde bir grup insan yalnız yaşamaya çalışmaktadır, fakat bu durum istisnai bir durum olmak ile birlikte insanın sosyal bir varlık olduğu gerçeğini yanlışlayamamaktadır. zaten sayıları da yok denecek kadar azdır.
insanoğlunun çeşitli düşüncelere sahip olmasından kendimi bildim bileli keyif alır ve desteklerim. ama en nihayetinde benim de kendi düşüncelerim var.
marjinal bir kesim, fantastik bir düşünceye kapılıp "ben devletlere ve sınırlara karşıyım!" demektedir. bu düşünce bana gerçekçi gelmemektedir.
çünkü, biliyorum ki o kişilerin yadsınamayacak büyük bir çoğunluğu da kendilerini güven içinde hissetmek istiyorlar, kendi düşüncelerine ve bakış açılarına benzer kişiler ile zaman geçirmek istiyorlar. işte devletlerin var olma sebeplerinden biri de bu.
bu düşüncenin(ben devletlere ve sınırlara karşıyım!) biraz revizyona uğramasının daha doğru olabileceği kanısındayım. o revizyonun sonucun da ise kişilerin "ideal devlet nasıl olmalı?" sorusunu kendilerine yönelterek düşünmelerinin daha ulaşılabilir sonuçlar getireceğine inanmaktayım.
benim için ideal devlet ise,
-kesinlikle fırsat eşitliğidir.
-liyakattır.
-dinin değil, bilimin peşine gidendir.
-gerçek adalettir; ayırım yapmayan hukuktur, bir kişi tarafından yönetilmeyen hukuktur. (önüne pekiştirme olarak tek başına adalet yetmiyormuş gibi 'gerçek' ifadesini kullanmaktan hicap duyuyorum.)
-insanlığın ve yaşamın çıkarlarını gözetendir.
-cumhuriyettir.
dünya maalesef bir yarış olmuştur ama ulaşılmak istenilen ideal devlet ile bu yarışın lideri olabilir ve o ideal devlet içerisindeki eğitim ile büyüdüğümüzde, eminim ki dünyaya barış ve huzur getirmeye çalışır; sömürünün karşısında durarak, yaşamın kendisi ile iç içe yaşamayı öğrenebiliriz.
böyle bir dünya mümkün!