İLK OPERA DENEYİMİM, TURANDOT

birkaç gün öncesinden turandot operasına eşimle gitmeyi planlamıştık. o gün geldiğinde akşam iş çıkışı eşimle birlikte ankara büyük tiyatro'ya doğru yol aldık. oraya vardığımızda operanın başlamasına yaklaşık 1 saat vardı. etrafta gözle görülür bir kalabalık mevcut değildi. bi an dedim, fazla seyirci olmayacak, ama vakti geldiğinde gösteri için ayrılmış koltuklar dolmuştu.
ne zaman tiyatroya gitsem, içeriye girdiğimde hoş bir koku teslim alır burnumu, o hoş koku burada da vardı.
salonda yerlerimiz almıştık. ufak-ufak etrafı süzüp, bir şeyler çıkarmaya çalışıyordum. sahnenin hemen önünde bir çukur var ve adlarını doğru düzgün bilmediğim bir sürü enstrüman ve sanatçısı o çukurun içindeydi. sahnenin hemen üst tarafında yabancı dil oyunlar için bir üstyazı paneli mevcuttu.
zamanı gelmiş perde açılmıştı. sahnede tahmin edemediğim kadar kalabalık oyuncu kadrosu, inanılmaz bir uyum ile oyunu sergilemeye başlamıştı.
oyun, premier yani ilk sahneleme olan turandot'tu. turandot, çin prensesi, evleneceği kişiye bilmediği takdirde sonu ölüm olan üç bilmece soruyor. bilmeceye cevap veren calaf ise tüm soruları doğru cevaplıyordu ve çin prensesi ile evleniyorudu. (cevaplar: umut, kan, zafer)
hikaye bu temel üzerinde dönüyor.
ilk tecrübem olan bu opera, inanılmaz uyumu, dekoru, kıyafetleri ve müzik efektleri ile beni ciddi anlamda etkiledi. fakat tekrardan bir operaya gider miyim orası biraz meçhul.